Ve bırakmak istedik, bu da en iyi çözüm olarak gözüküyordu. | Open Subtitles | ونرغب في ترك المجال ، لذا بدا ذلك هو الحل الأمثل |
Doğru gözüküyordu ama tam olarak söyleyemiyordum. | TED | كل شيء بدا على ما يرام، لكن لم أكن متأكدا. |
Ama çalışma başladığında başarı uzak bir ihtimal olarak gözüküyordu ve zaman bitiyordu. | Open Subtitles | ولكن مع بداية التنقيب بدا النجاح ،بعيداً للغاية وبدأ الوقت يمضي |
Broşürde güzel gözüküyordu. Her şey gözüktüğü gibi değildi tabii. | Open Subtitles | بدت جيدة في الكتيب ليست بمثل السمعة التي عرفت عنها |
Evet, Kendall çok sinirli gözüküyordu, değil mi? | Open Subtitles | نعم , لقد بدت كيندل سكرانه وجميله بالداخل |
Diğer bir gün bir babayla tanıştım. Biraz çıldırmış gözüküyordu. | TED | لقد قابلت أحد الآباء ، وقد بدى مثل المجنون. |
İyi gözüküyordu. Nasıl aniden hastalanabildi ki? | Open Subtitles | كانت تبدو بخير، كيف يصيبها شيئاً بهذه السرعة ؟ |
Dün iyi günlerden biri olacak gibi gözüküyordu.Sonra birşey oldu. | Open Subtitles | بدا أن الأمس كان سيكون يوماً طيباً حتى حدث ما حدث |
Yüz gibi gözüküyordu, belki de iki yüz. Notlarımda var. | Open Subtitles | بدا مثل مائة كان يمكن أن يكون إثنان إنه في ملاحظاتي |
Belli geometrik nesnelerin simetrisi bu olayda anahtar gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | بدا وأن تماثل الأشكال الهندسية المحددة هي المفتاح. |
Var olmayan sorunlar yaratıyor gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | حيث بدا انها تفتعل المشاكل عندما لا يكون هنال شيء يستدعي ذلك. |
Bilemiyorum o, aileden. Onlar birlikteyken çok normal gözüküyordu. | Open Subtitles | لا أعلم, إنه من العائلة بدا من الطبيعي ان يكونوا معاً |
Kolay gözüküyordu. adamın suratını tıraş etmek | Open Subtitles | بدا الأمر سهلاً أقصد حلاقة وجه البدين والكريه الرائحة |
Onunla tanıştığımda Hoş bir adam gibi gözüküyordu ve iyi bir işi var. | Open Subtitles | بدا لي رجلاً لطيفاً عندما قابلته و لديه و ظيفةٌ جيده |
Daima Jake'in nereden geldiğini anlıyor gözüküyordu. | Open Subtitles | لقد بدت دوماً متفهمة للمكان الذي أتى منه |
Eğer dükkândan mal aşırma tutuklanmamadaki görüntüleri kullandılarsa bu çok iyi olur çünkü onda kollarım müthiş gözüküyordu. | Open Subtitles | إذا استعملوا صور اعتقالي أسرق سيكون ذلك عظيماً، ذراعيّ بدت رائعة |
Travma yaşamış Asyalı bir strptize göre oldukça güvenilir gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | كراقصة آسيوية مرعوبة بدت حقاً جديرة بالثقة |
Doğruyu söylemek gerekirse biraz endişeli gözüküyordu. | Open Subtitles | أتعلم، لأكون صريحاً معك، بدت بأنها قلقة أو منزعجة قليلاً |
Aynı aynı umut dahil her şeye inanmak imkânsız gözüküyordu. | Open Subtitles | حين بدى الإيمان بأيّ شيء يشابه الأمل مُحالًا. |
Arkadaşın o ikisinin toplamından daha fazla korkmuş gözüküyordu. | Open Subtitles | صديقتكِ كانت تبدو مرعوبة عندما رأتهم يُقتلوا معًا. |
- Evet. Oldukça gergin gözüküyordu, sanki bazı şeylerden emin değilmiş gibi. | Open Subtitles | وهو بَدا مُتَلَهِّفَ جداً، مثل هو ما كَانَ متأكّدَ جداً مِنْ الأشياءِ. |
Şu giriş, diğer herhangi bir mağaranın girişiyle aynı gözüküyordu. | Open Subtitles | ذلك المدخل كان يبدو متشابهاً مع أي فتحة كهف آخر انتظر |
Yapılacak doğru şeymiş gibi gözüküyordu. Sarhoştum, biliyorsun. | Open Subtitles | كان يبدو لى الشئ الصحيح لفعله , لقد كنت ثمل كما تعلم |
Bobby'i ilk tanıdığımda hayatın kendisinden bile daha büyük gözüküyordu. | Open Subtitles | عندما قابلت بوبي كان يبدوا أكبر من الحياة |