gözenekli yaprakları, karbona ve diğer kirletici maddelere set çekerek havayı temizler, bu da, iklim değişikliğine karşı onları elzem kılar. | TED | تنقّي أوراقها المسامية الهواء من خلال حبس الكربون والملوثات الأخرى، مما يجعلها ضرورية في مكافحة تغير المناخ. |
Göğüsündeki gözenekli kaburga, 30'larında olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | أضلاع عظام الصدر المسامية تدل على أنها في الثلاثينات |
Dev bir akiferdir. İçinde su bulunan yeraltındaki gözenekli bir kaya. | Open Subtitles | إنها طبقة مياه جوفية عملاقة ، الصخور المسامية تحت الأرض التي تمسك الماء |
Kimya laboratuarından mikro gözenekli kömür yürütebiliriz. | Open Subtitles | يُمكننا أن نأتي بفحم ذو مسامات دقيقة من مختبر الكيمياء. |
gözenekli, gözeneksiz. | TED | به مسامات، لا يوجد به مسامات. |
- İşte bu, gözenekli! - Nasıl? | Open Subtitles | -عمل جيد يا اسفنجي |
Yeraltının derinliklerinde gözenekli kumtaşı katmanları vardı. | Open Subtitles | في الأعماق ، كانت هناك طبقات من الصخور المسامية |
Yüzeyler gözenekli olabilir. | TED | يمكن أن تصبح الأسطح المسامية. |
Kemiklerin gözenekli yapısı ve yüzeydeki düzensiz oyuklar cesedin çukurda uzun süre kalmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | الطبيعة المسامية للعظام والتنقر الغير منتظم على السطح... يشيران إلى أنّ الرفات لم تكن في الحفرة لوقت طويل. |
gözenekli asfalt, halen Hollanda'da karayollarının çoğunda kullandığımız bir materyaldir, gözenekleri vardır ve su hemen üzerinden akar, böylece tüm yağmur suyu kenarlara doğru akar ve üzerinde kolay sürebileceğiniz bir yolunuz olur, bu şekilde artık sıçrayan su olmaz. | TED | الإسفلت المسامي هو مادة مستخدمة حاليا في أغلب الطرق السريعة في هولندا و تحتوي على مسامات يمكن لمياه المطر أن تتسرب خلالها و بالتالي ستتدفق كل مياه الأمطار بعيدا إلى الأطراف مما يمنحنا طريقاً يسهل القيادة عليه و بالتالي نتخلص من المياه المتناثرة |
Sclerotinia, insan kemiğine benzer... gözenekli, kalsiyum karbonat dış kabuğuna sahiptir. | Open Subtitles | سكليراكتينيا) لها هيكل خارجي من كربونات الكالسيوم) مع مسامات مشابهة للمسامات للبشرية مما يجعلها متلائمة حيويا |