ve oyunda, öğrenciler bazen gerçekten de bir barış Gücü oluşturuyorlar. | TED | و يحصل أحيانا في اللعبة، أن يتحد التلاميذ في قوة سلام. |
Ama belki de en önemli özelliğimiz aile bağlarımızın Gücü. | Open Subtitles | لكن لعل أهم تلك الخواص يكمن في قوة روابط عائلتنا. |
Eğer tasarımın bir Gücü varsa, o sentezin gücüdür. | TED | إذا كانت هناك أي قوة في التصميم فهي تكمنُ في قوة التوليف. |
Onlara konuşmalarına izin verdiğinde ortaya sistemlerdeki oluşumun Gücü çıkar | TED | يتحدث إلى قوة البزوغ في أنظمة تسمح للأشياء فيها أن تتحدّث مع بعضها. |
Bu itme gücüne, suyun akım Gücü eklendiğinde, bunun piyasadaki her hangi bir kayaktan daha hızlı gitmesini sağlayacak. | TED | قوة اندفاع الماء نحو الأسفل، بالإضافة إلى قوة التنافر، ستجعل المزلجة تسير أسرع من أي مزلجة في السوق. |
Ama Felsefe Taşı'nı Hız Gücü'ne atmıştık. | Open Subtitles | -ولكننا ألقينا حجر الفيلسوف إلى داخل قوة السرعة |
Gelecekte Tracy Brand beni Hız Gücü'ne hapsetmişti. | Open Subtitles | (تريسي براند) حبستني داخل قوة السرعة في المستقبل |
Bunun önündeki en büyük engeller programlama Gücü ve depolama alanı. İkisi de her sene daha da gelişiyor. | TED | العقبات الرئيسية أمام التنفيذ تتمثل في قوة الحوسبة ومساحة التخزين، وكل منهما يجري تطويره كل عام. |
Amerikan tanklarına göre iki buçuk kat daha fazla ateş Gücü ve iki kat daha fazla zırhı var. | Open Subtitles | لديها 2 و نصف زيادة في قوة الضرب و تدريعها أكثر بالضعف من الدبابات الأمريكية |
Ve Camden Şehri Siyahlar Gücü hareketinin tek üyesi. | Open Subtitles | و العضوة الوحيده في قوة الحركه السوداء لمقاطعة كامدين |
Kendini Kamehameha'ya ne kadar verirsen, Gücü o kadar artar. | Open Subtitles | كلما ركزت أكثر في قوة كامية هامي هاة' كلما إكتسبت قوة أكبر' |
Ejderin Gücü ve ihtişamı arttıkça, daha çok aile olacak. | Open Subtitles | ،وبينما يترعرع التنين في قوة ومجد" "سيحين دور عائلات أخرى |
ilgilendiğiniz sürece kalıp iyileştirici Gücü, oldukça sıkıcı şeyler oldu. | Open Subtitles | إلا إذا كنت مهتما في قوة الشفاء من العفن، و كان الاشياء مملة جدا. |
Bundan dört yıl sonra, Dr. Brent, Savitar'ı Hız Gücü'ne hapseden teknolojiyi icat edecek. | Open Subtitles | أربع سنوات من الآن، الدكتور العلامة التجارية يخترع التكنولوجيا أن الفخاخ سافيتار في قوة السرعة. |
Savitar'ı Hız Gücü'ne hapsetmeye yetecek kadar güç sağlamalı. | Open Subtitles | التي ينبغي أن توفر كمية اللازمة من الطاقة إلى فخ سافيتار في قوة السرعة. |
Felsefe Taşı'nı Hız Gücü'ne fırlatınca yanlışlıkla geleceğe gittim. | Open Subtitles | عندما ألقى الفيلسوف ستون في قوة السرعة، جريت بطريق الخطأ في المستقبل. |
Umutsuzluğun törpülediği ideolojik çıkarlar doğrultusunda adamın Gücü hızlı bir şekilde gelişimi durdurulamaz bir kuvveti de doğurdu. | Open Subtitles | مليء بالطموح, ولبناء عالمه المثالي ..قوة الرجل كبُرت بسرعه إلى قوة عظيمة لايمكن إحتواؤها |
Bu Hız Gücü silahına güç vermek için kullanabileceğimiz başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل يمكننا استخدام أي شيء آخر إلى قوة هذا السلاح قوة السرعة؟ |