"gülüşme" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضحك
        
    (Gülüşme) Aynı zamanda, biz -- (Gülüşme) Buna karşı tasarlayabiliriz. TED (ضحك) في هذه الاثناء, نستطيع (ضحك) نستطيع أن نخطط تجاهه.
    (Gülüşme) Emlerin ayrıca yaşam temellerinde daha çok çeşitlilik vardır. TED (ضحك) لدى إمز المزيد من التنوع في بناء وتنظيم حياتها.
    (Gülüşme) TAMAM? İşte bu Michaelın yaptığını sevme sebebim. çünkü, TAMAM, eğer sen maskesini düşürüyorsan, o zaman ben yapmak zorunda değilim. TED (ضحك) جيد؟ أنا فقط، لهذا السبب أنا أحب ما فعله مايكل، لأنها مثل، حسناً، إذا كان يكشف زيفها، عندها لا يتوجب علي.
    (Gülüşme) Şimdi, bu hulahopa bir şey olduğunu saklamak çok zor değil mi? TED (ضحك) الآن، يصعب جدًّا إخفاء أن شيئا ما حدث لهذه الهوب، أليس كذلك؟
    Yani eğer 34 vakanın bakire hamile olduğuna inanmıyorsanız -- (Gülüşme) ikinci efsanemizin de önemli bir darbe aldığı konusunda uzlaşmalıyız. TED اللهم إلا إذا كنت تؤمن بوجود 34 عذراء من الحوامل، (ضحك) يجب علينا جميعا الإقرار بأن الخرافة الثانية تلقت ضربة قاتلة.
    (Gülüşme) PJ: Ve sonunda onlara deneyin gerçek yapılışını anlatınca ne oluyor? TED (ضحك) ب.ج: وما الذي حدث في النهاية عندما أخبرتهم بحقيقة التجربة؟
    (Gülüşme) PJ: Deney süresince bazen resimleri değiştirdiğimi fark ettin mi? TED (ضحك) بي جى: هل لاحظتِ أنني أثناء التجربة أحيانًا قمت بتبديل الصور؟
    (Gülüşme) Sevgili kızım, günün birinde dünyanın başı belada olacak. TED (ضحك) "طفلتي العزيزة .. يوما ما سوف يغدو هذا العالم قاس ..
    (Gülüşme) Ve buna inanmazsınız ama, ondan sonraki de Ezici Büyüklükteki Teleskop olarak adlandırılacak. TED (ضحك) لن تصدقوا ذلك، ولكن الذي بعده سيسمى بالتلسكوب الهائل الضخامة.
    Alan: Evet öyle (Gülüşme) Talker: Hattımıza gelen, alışık olmadığımız bir arama değil. TED الان : أجل إنه كذلك (ضحك) وهذا ليست مكالمة غريبة يمكن أن نتلقاها على خط المساعدة لدينا
    (Gülüşme) Çoğumuz acı feryat etmekte psiko-sosyal ve fiziksel zehirlerle karşılaştığımızda, dünyadaki zehirleyicilerle. TED (ضحك) العديد منا يواجه المصاعب ونواجه مجتمع معقد وسموم فيزيائية و العديد من السموم تحيط بنا
    (Gülüşme) Ama bu denklemin öbür kısmı demektir ki mağaranızdan çıkmanız gerekli. TED (ضحك) ولكن الجزء الآخر من المعادلة هو انك ان اردت ان تخرج من كهفك
    (Gülüşme) Gerçek binalı bir okula gitme fırsatını dokuz yaşıma kadar bulamadım. Daha sonra ise çoğunlukla engelli olmayan çocukların bulunduğu bir okulda, sadece engelli çocukların olduğu sınıflardaydım. TED (ضحك) لم يتسن لي الذهاب لمدرسة حقيقية حتى بلغت التاسعة من عمري، ثم حضرت صفوفا دراسية فقط مع أطفال ذوي إعاقات في مدرسة لم يكن بها أساسًا هؤلاء الأطفال.
    (Gülüşme) Eğitim Kurulu'nu bana bir tane daha medikal sınav vermesi konusunda teşvik etti. Ve onlar da verdiler. TED (ضحك) وعليه قامت بنصح المجلس التعليمي وبشدة بإعطائي امتحانا طبيا آخر. وذلك ما قاموا بفعله.
    (Gülüşme) Bunu yapmayı öğrenmek isteyen birileri olursa, sonra benimle konuşsun. TED (ضحك) لو أراد أي منكم تعلم كيفية فعل ذلك، بإمكانكم محادثتي لاحقاً.
    (Gülüşme) 1972'de başkan Nixon rehabilitasyon kanununu veto etti. TED (ضحك) في عام 1972، نقض الرئيس نكسون قانون إعادة التأهيل.
    (Gülüşme) Komik örnek, fakat kriptolama için önemli 3 şeyi göstermektedir. TED (ضحك) مثال مسلٍّ، لكنه يمثل ثلاثة أمور مهمة في التشفير.
    (Gülüşme) Daha sonra 9 metre aşağı inince daha az balık görmeye başlıyorsunuz. TED (ضحك) وبعدها على عمق 30 قدم تقل كمية الأسماك.
    (Gülüşme) (Alkışlama) Burada olmak benim için bir ayrıcalık. TED (ضحك) (تصفيق) على أي حال، إنه لشرف عظيم أن أكون هنا.
    şaka gibi geliyor. (Gülüşme) Biz kelimelerimizle bilinmeyiz ve ben son 40 yılımı bir kameranın arkasına saklanarak geçirdim. O nedenle konuşmama gerek yoktu. TED (ضحك) نحنُ لسنا مشهورين بفصاحتنا، فقد قضيت آخر 40 سنة مختبئًا خلف الكاميرا ولذلك لم يكن علي أن أتحدث.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more