Ve o her sabah sadece gülmek için bir araya gelen gruplar organize ediyor. | Open Subtitles | و قد نظم مجموعات تلتقي كل صباح لتضحك فقط |
Yüzüme karşı gülmek için mi? | Open Subtitles | أنت هنـا لتضحك علي؟ |
Buraya kadar bana gülmek için mi geldin? | Open Subtitles | لحقت بي إلى هنا لتضحك عليّ؟ |
Docheski'nin sana ne yaptığını duyunca gülmek için saklanmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | (عندما سمعنا ما فعل بك (دوشيسكي كان عليّ أن أضحك |
Docheski'nin sana ne yaptığını duyunca gülmek için saklanmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | (عندما سمعنا ما فعل بك (دوشيسكي كان عليّ أن أضحك |
Tanrım, gülmek için iyi bir şey sanırım. | Open Subtitles | يا إلهي، شعور رائع أن أضحك. |
- Kulağa üzücü geliyor. - gülmek için bir yol bulduk. | Open Subtitles | يبـدو كئيبـا - في الحقيقة وجدنـا سبيـلا للضحك على الأمـر - |
Ama daha çok, alakasız orta yaş döneminde buzda kayarmış gibi yapan iki çaresiz adama gülmek için. | Open Subtitles | -للضحك، للبكاء، للبكاء من الضحك لكن في الغالب للضحك على رجلين يائسين.. |
Bay Burns'ün esprilerine gülmek için ot çekmene gerek yok. | Open Subtitles | ماري جين) لست بحاجة لأن تكون) للضحك على طرائف السيد (بيرنز) |