Kardeşim kendi doğum Günü yemeğini kaçırdı, çünkü yanlış zamanda yanlış yerdeydi. | TED | لم يحضر أخي عشاء عيد ميلاده لأنه كان في المكان الخطأ في التوقيت الخطأ. |
Artık Şükran Günü yemeğini normal tabaklarda yemek zorundayız, tıpkı hayvanlar gibi. | Open Subtitles | سيكون علينا أكل عشاء عيد الفصح بأطباق عادية مثل الحيوانات |
Harika tabii ki. Ama seneye Şükran Günü yemeğini kendi ellerimle yapacağım tam senin sevdiğin gibi. | Open Subtitles | أجل، في منتهى اللذّة لكن في العامِ المقبل، سأقوم بتحضير عشاء عيد الشكرِ بنفسي بالطريقةِ التي تُحبها |
Geçen seneki Şükran Günü yemeğini ben hazırladım ve pek iyi geçmedi. | Open Subtitles | قمت بتجهيز عشاء عيد الشكر العام الماضي، والأمور لم تسر على ما يرام. |
Yarın akşam ki Şükran Günü yemeğini kabul ettiğimize hala inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق بأنّنا إتّفقنَا على القيام بعشاء عيد الشكر غداً |
Bu benim annem. Şükran Günü yemeğini pişiriyor. | Open Subtitles | إنها أُمي تطهو عشاء عيد الشُكر. |
Sen nasıl istersen, fıstığım. Bu seneki Şükran Günü yemeğini ben yapıyorum. | Open Subtitles | سأقوم بطهي عشاء عيد الشكر لهذه السنة |
Şükran Günü yemeğini sipariş etmeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن لا نطلب عشاء عيد الشكر0 |
Onun yüzünden şükran Günü yemeğini kaçırdın. | Open Subtitles | لقد جعلكَ تفوت عشاء عيد الشكر |
Ellie'ler Şükran Günü yemeğini iptal ettikleri için moralin bozuk sanıyordum. | Open Subtitles | بعد أن ألغت(إيلي)و(الرائع)عشاء عيد الشكر |
Ve sonra baban ve ben, çorba mutfağına gittik, ve onlar da bu seneki şükran Günü yemeğini yapması için Otto'yu verdiler. | Open Subtitles | ثم ذهبتُ مع والدك إلى مطبخ الحساء، وأعطونا (أوتو) ليشاركنا عشاء عيد الشكر لهذا العام. |
Ciddi ciddi, Wolowitz'in annesinin evindeki Şükran Günü yemeğini, insanlık tarihindeki en büyük trajedilerden biriyle mi karşılaştırıyorsun? | Open Subtitles | هل تُقارن حقاً بين عشاء عيد شكر بمنزل السيدة (ولويتز) بواحدة من أعظم المآسي في التاريخ البشري؟ |
Buraya geliyorsun, kızının çekip gitmesini izliyorsun ve umurunda değil. Şimdi de Şükran Günü yemeğini mahvettin. Lily... | Open Subtitles | لقد قدمت إلى هنا ، وشاهدت إبنتك تغادر ولم تلقي لها بالاً ، والآن أنت دمرت عشاء عيد الشكر ، (ليلي) عملت طوال النهار على هذا |
Sevgililer Günü yemeğini, tamamen faal bir model trende yiyeceğiz. | Open Subtitles | سنحظى بعشاء عيد الحب في قطارٌ كلاسيكي بشكلًا كاملًا. |
Herhalde Şükran Günü yemeğini odasında yalnız yiyecek. | Open Subtitles | ربما سيحظى بعشاء عيد شكر لوحده هناك |