gün gibi ortada, çocuğu öldürmeleri gerekmiyordu. | Open Subtitles | هذا واضح كالنهار ما وجب أن يقتلوا الغلام |
Sen de onu seviyorsun. Bu gün gibi ortada. | Open Subtitles | و أنت تحبى لافون أنه واضح كالنهار |
İşte, Jerry, gün gibi ortada. | Open Subtitles | ها هو يا جيري واضح كالنهار |
Geceyi onda geçirmeme izin vermiyor. Başkalarıyla da buluştuğu gün gibi ortada. | Open Subtitles | هي لا تدعني أنام عندها من الواضح أنها ترى رجال أخرين |
Aklını kaybettiği gün gibi ortada. | Open Subtitles | من الواضح أنها فقدت عقلها أنا لم أفهم كلمة مما قالت |
Affınıza sığınıyorum efendim ama bu gün gibi ortada. | Open Subtitles | أستميحُكَ عُذرًا يا سيدي لكنها واضحة وضوح الشمس |
Kurtulma şansımızın zayıf olduğunu düşünüyorum ama artık başka seçeneğimiz olmadığı gün gibi ortada. | Open Subtitles | أدرك أنّ فرص إنقاذنا ضئيلة، لكنّه لم من الواضح أنّه لم يعد لدينا خيار. |
Bu gün gibi ortada. | Open Subtitles | أنه واضح كالنهار |
Gözleri olanlar için gün gibi ortada. | Open Subtitles | واضح كالنهار لمن لديه أعين |
Seni sevdiği gün gibi ortada. | Open Subtitles | مهلاً, من الواضح أنها تحبك |
Benim bildiğim kadarıyla bu dava gün gibi ortada. | Open Subtitles | أما بالنسبة لي، القضية واضحة وضوح الشمس |
Bakın, birbirimizi sevmediğimiz gün gibi ortada zaten ben de gelmesem daha kolay... | Open Subtitles | أنظري، من الواضح أنّه ليس بيننا ما يستدعي هذا النفور، لذا ألنْ يكون من السهل... |
Ve bana tuzak kurulduğu gün gibi ortada. | Open Subtitles | ومن الواضح أنّه يتمّ تلفيق تُهمة لي. |