| Bak. Parçaların gelmesi artık günler sürer. | Open Subtitles | أنظري، سنستغرق أياماً لهذهِ الأجزاء الآن |
| ABS'in bu çevrede bir düzineye yakın spor salonu var. Hepsiyle görüşmek günler sürer. | Open Subtitles | ثمّة العديد من صالات "آبس" الرياضية بالمنطقة سنستغرق أياماً بالتدقيق بها كلها |
| Bir sürü yumurta yumurtlamak günler sürer ve bu hayvan, bu tamamlanana kadar kuluçkaya yatamaz ve yuvanın yanında oturmaya başlar. | Open Subtitles | يأخذ الأمر أياماً لكي تبيض مجموعة كاملة من البيض و حتى يكتمل هذا، هذا الحيوان لن يبدأ في عملية الرقود عليه و يشرع في الجلوس على العش |
| Bunların hepsi için test etmek günler sürer. | Open Subtitles | سيأخذ الأمر أياماً لفحصه من كل هذه |
| Onları oradan çıkartmak günler sürer. | Open Subtitles | سيستغرق الأمر أياماً لإخراجهم |