Büyüye karşı savaşta güvenilir bir müttefik olduğum için bana teşekkür etti. | Open Subtitles | أراد أن يشكرني على كوني حليف موثوق به في حربه ضد السحر |
Ve bu vidoları sana gönderen kişi iyi ve güvenilir bir dost. | Open Subtitles | و الشخص الذي يرسل لكِ هذه الفيديوهات هو صديق مقرب موثوق منه |
Çok güvenilir bir kayaktan birçok senatöre... dair haberler aldık. | Open Subtitles | لقد سمعنا من مصدر موثوق جدّا أخبار تشمل عدّة سيناتورات |
Bu otelde bir Nainsan olduğuna dair güvenilir bir istihbarat aldık. | Open Subtitles | لدينا معلومات موثوقة بأن لابشريا موجود هنا في هذا الفندق الآن |
Çok güvenilir bir insan ve sizi sonuna kadar sadakatle savunacaktır | Open Subtitles | إنه أكثر شخص جدير بالثقة ، وسيستأنف الدفاع عنك بإخلاص واهتمام |
Ben güvenilir bir bağımsız çalışanım, bölgeyi tanıyorum ve adilim. | Open Subtitles | أن عامل حر موثوق به خبير في المنطقة، وأنا عادل |
Bugün birçok ortamda enfeksiyona sebep olan bakteriyal patojenleri güvenilir bir şekilde tanımlayabiliyoruz. | TED | اليوم، نستطيع أن نحدد بشكل موثوق عاملًا بكتيريًا مُمْرضًا يسبب العدوى في العديد من الحالات. |
Sistem, bilirsiniz, güvenilir bir sistem. Ama sorun şu ki bir suşun ne kadar iyi gelişeceğini tam olarak bilemiyoruz. | TED | هو نظام موثوق فيه. و لكن المشكلة تكمن في أنك لا تعرف بالضبط مدى جودة نمو تلك السلالة. |
Birilerinin peşinizde olduğuna dair güvenilir bir bilgi aldık. | Open Subtitles | قالوا أنني سأكون بأمان عندما أصل لدينا تهديد موثوق أنت مستهدفة |
birşeyler almak için annem daha güvenilir bir bankacı olmayı seçmeliydi | Open Subtitles | لشراء الأشياء كان من المفترض على أمى أن تختار مصرفى موثوق به |
güvenilir bir özel dedektif için oteldekilere danıştım. | Open Subtitles | لقد استخبرت فى فندقى عن محقق تحرى موثوق به, |
Raymond Shaw, Holborn Gaines'in güvenilir bir yardımcısı,.. | Open Subtitles | ريموند شو يعمل كمساعد موثوق به .. ل .. هليبرون جاينيس |
Evet ama güvenilir bir kaynaktan öğrendiğime göre bu işi yapabilecek en ileri teknoloji ürünü donanımlar sizdeymiş. | Open Subtitles | نعم لكنني عرفت من مصدر موثوق بأنك أنت فقط لديك التقنية الحديثة للقيام بهذا النوع من العمل |
Migrenler ve bölgesel baş ağrıları daha karmaşık ve herkes için faydalı olacak güvenilir bir tedavi henüz bulunamadı. | TED | يُعتبر الصداع النصفي والعنقودي أكثر تعقيدًا، ولم نكتشف بعد علاجات موثوقة صالحة للجميع. |
İlk başladığımızda veri transferi için güvenilir bir ağ bulamadık, özellikle kırsal hastanelerden. | TED | عندما بدأنا، لم نجد شبكة موثوقة لنقل البيانات، وخاصة في المستشفيات الريفية. |
Bu senin sadık ve güvenilir bir arkadaş olduğunu gösterir ve buna saygı duyarım. | Open Subtitles | هذا يظهر أنك وفى و جدير بالثقة, و أنا أحترم هذا |
Sana kariyer değişikliği düşünen çok güvenilir bir gizli servis ajanının adını verebilirim. | Open Subtitles | أستطيع إعطائك إسم عميلة جديرة بالثقة في الخدمة السريّة التي تفكر بتغيير المهنة. |
7 yıldır kendini bu işe adamış ve güvenilir bir yardımcı oldum. | Open Subtitles | لقد عملت لديك باخلاص وكنت محل ثقة لاكثر من سبع سنوات |
Etse bile güvenilir bir tanık değil. | Open Subtitles | وحتى لو إستطاع ذلك، فهو شاهد لا يمكن الإعتماد عليه. |
Çok güvenilir bir birey olduğunu bildiğimden bu ufak sinyal bozucu cihazı getirdim. | Open Subtitles | معرفتي بك انساناً موثوقاً به جعلني احضر جهاز التشويش هذا |
Sorun şu ki tamamiyle güvenilir bir tanık değildi. | Open Subtitles | المعضلة أنه ليس شاهدًا يُعتمد عليه كلّيًا |
Şansın varmış ki, iyi eğitimli, güvenilir bir sağlık uzmanının karşı dairesinde oturuyorsun. | Open Subtitles | حسناً لحسن حظك أنتِ تعيش بالمقابل منك شخص مدرب علي أعلي مستوي , وجدير بالثقة |
Bu çağrıyı halka iletecek... niyeti belli olmayan güvenilir bir yüz. | Open Subtitles | ووجه يدعو للثقة ولديه دافع مبهم ينشر الخبر بين الناس |
J.J., bu adam çok da güvenilir bir kaynak değil. | Open Subtitles | جي جي,هذا الرجل ليس مصدرا موثوقا للمعلومات |
Peki ya güvenilir bir elektirik kaynağınız olmadığından, telefonunuzu şarj edebilmek için arabayla 4 saat yol katetmeniz gerekseydi? | TED | لكن ماذا لو كان عليك القيادة لأربع ساعات لشحن هاتفك لأنه ليس لديك مصدر معتمد للكهرباء؟ |
güvenilir bir haydutlar birliği... | Open Subtitles | الأخوة المجرمين هذا ما يمكنك أن تثق بهم |
Zengin ve saygıdeğer bir hanede güvenilir bir baş leydi hizmetçisiydim. | Open Subtitles | كنت رئيسة وصيفات مؤتمنة أعمل لدّى سيدة طيبة في أسرة غنية ومحترمة |
Neil Patrick Harris'in güvenilir bir adam olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أن نيل باتريك هاريس كان أهل للثقة |