| O zamandan beri, kimse sizden ailelerinizin evlerinizin ve topraklarınızın güvenliği için hayatlarınızı tehlikeye atmanızı istemedi. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين، لا أحد قد طلب منكم المخاطرة بحياتكم لسلامة عائلاتكم ومنازلكم و أراضيكم. |
| Kadın ülke güvenliği için bir tehdit! | Open Subtitles | وهذه المرأة هى تهديد لأمن الولايات المتحدة |
| Bütün vatandaşların güvenliği için sıkıyönetim yürürlüğe konmuştur. | Open Subtitles | سيتم تطبيق قانون الطوارئ لأجل سلامة كل المواطنين |
| Çocuklarımızın güvenliği için evlerimizden çıkmaya korkuyoruz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نغادر منازلنا حتى إذ نخشى على سلامة أولادنا |
| İşler kızışıyordu. Bu herkesin güvenliği içindi. Herkesin güvenliği için. | Open Subtitles | كانت الأمور تزداد حدة كان هذا من أجل سلامة الجميع |
| Polis, güvenliği için onu koruma altına aldıklarını söyledi. | Open Subtitles | بوليس الولايه ومن أجل سلامته الشخصيه قاموا بأحتجازه فى الحجز الوقائى |
| Biz, güvenliği için endişeliydik çünkü ölüm tehditleri almaya başlamıştı. | TED | ولكننا كنا قلقين على سلامته لأنه بدأ يتلقى تهديدات بالقتل. |
| İçişleri bakanlığı, kilit altında tutulmanızın kamunun güvenliği için gerekli olduğuna inandığı sürece serbest bırakılmayacaksınız. | Open Subtitles | و لن يتم اطلاق سراحك, حتى يتم تحديد اذا كان حجزك غير لازم لسلامة العامة |
| İstediğim tek şey, eyaletin güvenliği için çok önemli olan bir birimin bir parçası olmanız, o kadar. | Open Subtitles | أطلب منّك أن تكوني جزءاً من الفريق هذا أمر حيويّ لسلامة الولاية |
| "Yol güvenliği için tehdit oluşturuyordu, bu yüzden peşinden gittim." | Open Subtitles | كانت تشكل تهديداً لسلامة الطريق لهذا توجب علي أن لا ألحقها |
| Müttefik güçlerin güvenliği için son derece hayati olduğu düşünülüyordu. | Open Subtitles | كان يُعتبر حيوياً للغاية لأمن قوّات التحالف. |
| Ellerinde bu ülkenin güvenliği için hayati önemde, çok gizli dokümanlar var. | Open Subtitles | كما حصلت على وثائق سرّية للغاية.. مهمة لأمن هذه البلاد |
| Bütün vatandaşların güvenliği için sıkıyönetim yürürlüğe konmuştur.. | Open Subtitles | سيتم تطبيق قانون الطوارئ لأجل سلامة كل المواطنين |
| Dünyadaki en tehlikeli suçlulardan beşi kamu güvenliği için kilit altına alındı. | Open Subtitles | خمسة من أكثر المجرمين خطورة في العالم محتجزون لأجل سلامة العامة |
| Alina'nın güvenliği için kargaşanın dışında kaldım. | Open Subtitles | لقد كنت أحتفظ بهذا طوال الوقت بسبب القلق على سلامة ألينا |
| Bir polis silahını ve vücudunu vatandaşların güvenliği için kullanmalıdır. | Open Subtitles | الشرطى يجب أن يدافع عن السلاح بإستخدام جسمه لكى يُحافظ على سلامة المواطنين |
| Köpeğin güvenliği için tasmanın voltaj düzenleyicisi vardır. | Open Subtitles | من أجل سلامة الكلب للطوق منظمة للطاقة تمنع دفقها |
| Çocuklarınızın güvenliği için uygulamamı istediğiniz kanun. | Open Subtitles | هو القانون ذاته الذي تطلبين مني تطبيقه من أجل سلامة أطفالك، |
| Bu bizim olduğu kadar onun da güvenliği için. | Open Subtitles | من أجل سلامته هو أكثر من سلامتنا نحن |
| Muhtemelen kendi güvenliği için ailesinin yanından alındı, ama durumun ciddiyetini kavrayamayacak kadar küçüktü. | Open Subtitles | ومن الممكن أنه تم أخذه من عائلته حرصا على سلامته لكنه كان صغيرًا جدا حينها لإدراك خطورة الوضع |
| Gallifrey kendi güvenliği için zaman sürekliliğinin en sonuna yerleştirilmiş durumda. | Open Subtitles | يقع غاليفري حالياً في أقصى إستمرارية الزمن لحمايته |
| Bu üç şey, senin ve eşinin güvenliği için önemli. | Open Subtitles | هذه الأشياء الثلاثة مهمة لسلامتك أنت و زوجتك |
| Ben vatandaşlarımızın güvenliği için, ailelerimizin güvenliği için, her kapıyı çalan adam olmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اكون ذلك الرجل الذى يطرق كل باب للحفاظ على أمن مواطنينا و للحفاظ على أمن عائلاتنا |
| Çünkü onun güvenliği için durumunu gizli tutmak zorundaydık. | Open Subtitles | بسبب أننا نحتاج لإبقاء حالته سريه لأجل حمايته |
| Sebebini öğrenene kadar bunu kimseyle paylaşamayız bizim ve onların güvenliği için. | Open Subtitles | وحتى نعرف السبب لا يمكننا مشاركة هذا مع أحد لأجل سلامتهم وسلامتنا |
| Ama bakımının güvenliği için gereken her türlü önlemi de almıştı. | Open Subtitles | لكنه اتخذ خطوات ليتأكد أنه كان مُراقبا , لسلامته. |
| Efendim, ben olsam halkın güvenliği için... katilin bir Yahudi olduğu söylentisini yaymamaya özen gösterirdim. | Open Subtitles | سيدي من أجل الأمن العام بصورة عامه ينبغي توخي الحذر في نشر أنباء أنه قد يكون يهودي |
| Bu yeni teşkilatın laboratuvarlarının güvenliği için sizlerin yerleri de gizli tutulmaktadır. | Open Subtitles | في حال نجاح مهمتهم من أجل حماية أمن المختبرات في الشبكة الجديدة |