En azından Güzel bir yemek verebilir ve herkese teşekkür edebilirim. | Open Subtitles | هذا أقل ما يمكنني فعله لأتناول عشاء جميل ، ولأشكر الجميع |
Oturup Güzel bir yemek yiyebilir ve bir birimizi tanımanın tadını çıkarabiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أن نجلس ونحصل على عشاء لطيف ونتعرف على بعض من جديد |
Tam olarak kavhaltını karşılamayacak, ama Güzel bir yemek yiyeceksin. | Open Subtitles | لا تحصلين على ما تريدين في الافطار ، لكن تحصلين على وجبة جيدة |
Hadi bunu unutalım ve hep beraber Güzel bir yemek yiyelim. | Open Subtitles | دعونا ننسى هذا ونحاول أن نحصل على وجبة طعام رائعة معاً, أليس كذلك؟ |
Bu, biz Güzel bir yemek yiyemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أجل ، هذا لا يعني أنه يمكننا أن نأخذ وجبة طعام لطيفة سأدعو النادل, |
Tam olarak kahvaltıda yaptığını karşılamayacak ama Güzel bir yemek yiyeceksin. | Open Subtitles | لن تتناولي ما تريدينه كفطور، ولكن ستظل وجبة طيبة |
Yani, işi alacak değilsin, ama bedavaya Güzel bir yemek yemiş olursun. | Open Subtitles | أعني، أنك لن تأخذ تلك الوظيفة لكن من الأفضل أن تأكل وجبة عظيمة خارج الصفقة |
Dinle, şimdi, ...odayı boşaltıp, ...Güzel bir yemek getirteceğim. | Open Subtitles | استمع، ما سأفعله هو، سنقوم بتنظيف هذه الغرفة، والحصول على وجبة لطيفة الى هنا. |
Güzel bir yemek sohbeti oldu, teşekkür ederim. | Open Subtitles | حديث لطيف اثناء الأكل. شكراً. |
Çocukla uğraşmayı bırak. Güzel bir yemek yiyelim. | Open Subtitles | توقف عن التصرف بإستبدادٍ لهذا الحد" دعنا فقط نتناول عشاءاً لطيفاً |
Postanedeki o tatlı İtalyan kadın... bana Güzel bir yemek getirdi. | Open Subtitles | تلك السيدة الإيطالية الرائعة في مكتب البريد جلبت لي عشاء فاخر |
Güzel bir yemek yediniz mi efendim? | Open Subtitles | هل حظيت بعشاء جيد سيدي؟ |
Akrabalar ve arkadaşlarla Güzel bir yemek bedava oyun jetonları ve sınırsız turbo hızına çıkma hilesi olan bir araba yarışı! | Open Subtitles | عشاء جميل مع الأهل و الأصدقاء رموز ألعاب مجانية ولعبة الرواق مع التزوير في عدد التربوهات |
Belki sonra Güzel bir yemek falan yiyebiliriz. | Open Subtitles | ربما يمكننا الحصول على عشاء جميل |
Şimdi Güzel bir yemek yiyelim. | Open Subtitles | الآن هيان لنخرج لأجل عشاء لطيف وسأدفع أنا |
Eve gelmemi bekliyorsun, çocuk sahibi olmayı bekliyorsun, Güzel bir yemek yapmamı bekliyorsun. | Open Subtitles | عودتى للمنزل والحصول على أطفال أن أعد لك عشاء لطيف |
Bu gece döneceğim. Dışarı çıkar, Güzel bir yemek yeriz. | Open Subtitles | سأعود الليلة و نخرج و نحصل على وجبة جيدة |
Bu gece döneceğim. Dışarı çıkar, Güzel bir yemek yeriz. | Open Subtitles | سأعود الليلة و نخرج و نحصل على وجبة جيدة |
Sadece, turşuyla ya da kaynatılmış olarak servis edilen bir iştah açıcı ile başlayabileceğimiz Güzel bir yemek yeriz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | كُنتُ فقط أَعتقدُ بأنّه يُمكِنُنا أَن نتناول وجبة طعام رائعة مَع البعضِ من أموسبوش، شيء مسَلوقَ، رُبَّمَا شاتنيز . شاتنيز: |
Buraya Güzel bir yemek yemeye geldim eğer öyle olmayacaksa, sende birşeyler atıştıracağım. | Open Subtitles | آتي إلى هنا لتناول وجبة طيبة وإن كنا لن نتناول واحدة، فسآكل شيئاً في شقتك. |
Yani, işi alacak değilsin, ama bedavaya Güzel bir yemek yemiş olursun. | Open Subtitles | أعني، لن تقبل تلك الوظيقة لكن من الأفضل أن تأكل وجبة عظيمة خارج الصفقة |
Güzel bir yemek yesek olmaz mı? | Open Subtitles | هل بإمكاننا أن نتناول وجبة لطيفة معاً؟ |
Güzel bir yemek sohbeti oldu, teşekkür ederim. | Open Subtitles | حديث لطيف اثناء الأكل. شكراً. |
- İkimize Güzel bir yemek hazırlarım. | Open Subtitles | -وسأعد عشاءاً لطيفاً -السابعة؟ |
Dışarıda Güzel bir yemek? | Open Subtitles | أليس هذا رائعاً؟ عشاء فاخر بالخارج؟ |
- Bu akşam Güzel bir yemek yiyeceğiz. | Open Subtitles | سنحظى بعشاء جيد هذه الليلة |