Kazanmayı garanti etmek için bildiği tüm eski numaraları kullanacak. | Open Subtitles | و سيتخذم جميع أساليبه القديمه لضمان الفوز |
E-posta işlediği suçu herkesin duyabilmesini garanti etmek için. | Open Subtitles | و منه فإن الرسالة الإلكترونية هي السبيل لضمان زرع الرعب بين العامة |
Bunu kızınızın güvenliğini garanti etmek için yapacaksınız. | Open Subtitles | ستفعل ذلك لضمان امان ابنتك |
Ba'al'ın plana göre infaz edilmesini garanti etmek için nöbet tutuyor. | Open Subtitles | لضمان أن إعدامِ * بيل * يتم كما هو مخطط |
Bu nedenle, Japon İmparatorluk Ordusu liderleri, bu Güvenli Bölge'yi Nanking halkının rahat yaşamasını garanti etmek için kurmuştur. | Open Subtitles | لهذا السبب قامت قيادة الجيش الامبراطوري الياباني بإقامة المنطقة الآمنة لضمان سلامة مواطني (نانكينج) |
Güvenliğinizi garanti etmek için burada. | Open Subtitles | انه هنا لضمان سلامتكِ. |
Ama sonra 1872'de, William Marwood adlı bir İngiliz insan boyu, kilosu ve düşme mesafesini kullanarak boyunu temizce kırmayı garanti etmek için bir formül hesapladı. | Open Subtitles | لكن في عام 1872 قام رجل إنجليزي يدعى (ويليام ماروود) بحساب معادلة بإستخدام طول الإنسان، و وزنه و مسافة السقوط لضمان الكسر السريع للعنق. |