Hareket halindeki bir trenin bir noktadan on saniyede geçebileceği konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لقد اتفقنا أن القطار يأخذ عشرة ثواني لعبور نقطة محددة. |
Ununtmayın, o orman ne kadar korkunç olursa olsun bir kirpinin cesurca geçebileceği bir yol mutlaka vardır. | Open Subtitles | تذكروا، مهما كانت تلك الغابة تبدو مخيفة و مظلمة هنالك سبيلٌ لعبور الطريق الشجاعة تكفي للقنفذ أن يعبره |
Bir adamın tırmanıp içinden geçebileceği kadar büyükler mi? | Open Subtitles | أهي كبيرة بم يكفي لعبور إنسان؟ |
Ya güzel, düzgün bir delik yaratırız bu da bize gerekli havayı ve telsizin geçebileceği kadar boşluk sağlar ya da zaten düzgün durumda olmayan tavanı üzerimize getirip ikimizi de canlı gömer. | Open Subtitles | إمّا أن نحفر مجرى عموديًا متينًا يؤمّن لنا الهواء... ويصنع فجوة تكفي لعبور الإشارة اللاسلكية... أو نتسبّب بانهيار السقف غير المستقرّ علينا... |