"geçerek" - Translation from Turkish to Arabic

    • عبر
        
    • تعبر
        
    • عن طريق
        
    • بعبور
        
    • مروراً
        
    • كما مرت
        
    Savaş başlamadan önce insanlar eski kilisenin altındaki bir geçitten geçerek kaçacaklar. Open Subtitles قبل أن تبدأ المعركة, سيهرب السكان عبر الطرق المبنيه أسفل الكنيسة القديمه
    Şehirlerimizin geleneksel kentleşmesi ve mimarisi ayrılarak değil, iç içe geçerek birliği ve aidiyeti sağlamlaştırdı. TED كان العمران التقليدي والعمارة في مدننا يضمن الهوية والانتماء لا عن طريق الفصل و العزل، بل عبر التشابك والاندماج.
    Tüm enerjiyi toplayıp vücudumdan geçerek parmak ucumdan çıktığını hissediyordum. TED كنت أستجمع كل هذه الطاقة وأشعر بها تتدفق عبر جسدي وتخرج من أطراف أصابعي.
    Yedi saatimi uçakta okyanusu geçerek harcadım. Open Subtitles لقد قضيت سبع ساعات فى طائرة تعبر المحيط.
    Kendini kopyalayan fikirler; beyinden beyine geçerek kendini kopyalayan fikirler. TED الفكرة مرتبطة بتكرار الأفكار: الأفكار التي تتكرر عن طريق الانتقال من عقل الى عقل.
    Karbondioksit nefesle dışarı verilir ve oksijenli kan damarlardan geçerek... sol kulakçığa, oradan da sol kapakçığa gelir ve... Open Subtitles ثاني أكسيد الكاربون مزفور والدم المحمل بالأكسجين يستمر بعبور العروق في الاذين الأيمن
    Güneş sisteminden ışık yıllarınca uzakta, değişik yaşam türlerinin olduğu... farklı galaksileri geçerek, Wannlake'e iniş yaptık. Open Subtitles على بعد سنوات ضوئية من النظام الشمسي مروراً بمجرات غريبة فيها أشكال غير معروفة من الحياة و هبطنا في وانلاك
    Kritik yoğunluğun üzerindeki her ekstra araç yol üzerinde verilen bir noktanın içinden geçerek saniyedeki araba sayısını düşürür. TED عند تجاوز الكثافة الحديّة، تقلل أي مركبة إضافية عدد السيارات في الثانية الواحدة المارّة عبر فتحة مرور ما على الطريق.
    Bunlar okyanusu geçerek, Kuzey Amerika'dan Avrupaya uzanan transatlantik denizaltı haberleşme kabloları TED هذه هي كابلات اتصالات عبر المحيط الأطلسي التي تمر عبر قاع المحيط الأطلسي، تربط أمريكا الشمالية بأوروبا.
    Bu akşam aramızda en cesur kuşatma yarıcısı bulunuyor Yanki topları arasından sıyrılıp geçerek gelen ve bizlere bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getiren kişi. Open Subtitles معنا الليلة أبسل مقتحمي الحصار الذي تسللت مراكبه عبر أسلحة الشماليين ليجلب لنا الصوف والحريرالذي نرتديه الليلة
    Amerikalıların Atlas Okyanusu'ndan geçerek pasta getirecek uçak ve yakıtları var. Open Subtitles يعني أن الأمريكان لديهم وقود و طائرات لنقل الكيك عبر المحيط الأطلسي
    Bilirsin, nehri geçerek New York'a giden. Open Subtitles تعلمين تلك العبارة التي تمر عبر النهر إلى نيويورك
    Bir top mermisi deliğinden geçerek çatıya çıktım. Open Subtitles وبعدما وجدت طريقى نحو سطح البناية عبر فتحة فى الجدار ناجمة عن قذيفة مدفع
    İlk kurşun, Hastings'in latisimus dorsi kasından girip alt bağırsaktan geçerek kaburgadaki kastan çıkmış. Open Subtitles الرصاصة الاولى اخترقت هاستينغس عبر العضلة الظهرية العريضة عبرت خلال المعي السفلي
    180.000 Belçikali mülteci, kanali geçerek ingiltere'ye kaçti. Open Subtitles عبر القناة لبريطانيا نحو 180 ألف لاجئ بلجيكي
    İşte o, Ejderha'nın kalesine ulaşmak için buz gibi soğuk diyarlardan, kavurucu çöllerden geçerek gece gündüz demeden, hayatını hiçe sayarak tehlikeli bir yolculuğa çıktı. Open Subtitles عبر الجليد والصحراء الحارقة راحلاً لأيام وليالى كثيرة مخاطراً بحياته
    Yolun karşısına geçerek trafiği durdurdu. Open Subtitles في الحقيقة تعطل حركة المرور فقط بالمشي عبر الطّريق
    Buraya Dünya'ya ulaşmak için geliyorlar. Bunu sadece Yıldızgeçidinden geçerek yapabilirler... Open Subtitles هم قادمون الى هنا للوصول الى الارض عليهم العبور عبر بوابه النجوم
    Duvarların içinden geçerek doğrudan karbon monoksit gazı dolu tüplere bağlıydılar. Open Subtitles كانت تسير عبر الحوائط مُؤدية الى أوعية تحوى غاز أوّل أكسيد الكربون
    Demiryolu çivileri oküler kavitelerden geçerek ağaca giriyor. Open Subtitles قمم الطريق الحديدي تعبر من من التجويف البصري نحو الشجرة
    Bu meşale 1.600 km. boyunca ülkeyi baştan başa geçerek bir atletten diğerine geçmişti. Open Subtitles الذى بدأ منذ 7 أيام كما مرت هذه الشعلة من متسابق لآخر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more