"geçinmek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • أجل لقمة
        
    • لنهبكَ
        
    • من أجل المعيشة
        
    • كان ليواجه
        
    • لكي أعيش
        
    • لكي تعيش
        
    • لكسب
        
    Orada Flint'te birimiz bile yoktur biz dahil hiç kimse durup düşünen geçinmek için yaptığımız bu iş otomobilleri üretmek muhtemelen kutup buzullarının erimesinin ve bildiğimiz şekliyle uygarlığın sona ermesinin tek başına en büyük nedenidir. Open Subtitles من منا توقف أبدا عن التفكير هذه الأشياء نفعلها من أجل لقمة العيش صناعة السيارات
    Sevecekleri şeyi hiç bulamaz, ya da geçinmek için onu icra edemezler. Open Subtitles لا يجدون أبداً هذا الشيئ الذي يحبونه أو يفعلونه من أجل لقمة عيشهم
    Savaştan sonra, geçinmek için Colorado bölgesindeki Kızılderilileri katletti. Open Subtitles بعد الحرب ذبح الهنود بمقاطعة "كولورادو" من أجل المعيشة
    geçinmek için silahlı adamları yere seriyordu ama onu hiç seninle ilk randevusundan önce o kadar korkarken görmemiştim. Open Subtitles أتعلمين، كان ليواجه سلاحًا عامرًا بجسارة لأجل الارتزاق لكنّي لم أرَه مُجفلًا قطّ مثلما كان قبل مواعدته الأولى معكِ
    geçinmek için çalışıyorum. Open Subtitles أنا لدي عمل لكي أعيش
    geçinmek için uyutarak öldürüyorum ve uyanmıyorlar. Open Subtitles أنني أضع الأشياء لتنام لكي تعيش وإنهم لن يستيقظوا.
    Geleceğinde yazmak yoksa, doktorluk geçinmek için gayet soylu bir yol. Open Subtitles اذا كانت الكتابة ليست هي مستقبلك, الطبابة طريقة نبيلة لكسب العيش
    Benim işim bu değil. Ben geçinmek için şarkı söylüyorum. Open Subtitles لا أفعل هذا ، أنا أفعل هذا من أجل لقمة العيش
    Benim özel antrenörüm yok, ayrıca geçinmek için çalışıyorum. Open Subtitles هذا و بدون مدرب شخصي و أعمل من أجل لقمة العيش
    Yani herkes bana bakıyor, çünkü ben geçinmek için yiyecek kamyonu sürüp pirinç köftesi yapan adamım. Open Subtitles لذلك الجميع يتطلع في وجهي لأنني الرجل يقود شاحنة الغذاء ويعد كرات الأرز من أجل لقمة العيش
    Vay be, geçinmek için çalışmak da amma zor işmiş. Open Subtitles يا رجل , هذا العمل بالتأكيد كثير جدا من أجل لقمة العيش.
    Sakın alınma ama 2. şansımın 95 kiloluk geçinmek için televizyon kuran bir adam olmasını beklemiyordum. Open Subtitles و لا ضغينة لكني لم أظن أن رجل الارتداد الخاص بي سيكون وزنه 210 باوند (95 كيلو) و الذي يقوم بتركيب شاشات مسطحة من أجل المعيشة
    geçinmek için silahlı adamları yere seriyordu ama onu hiç seninle ilk randevusundan önce o kadar korkarken görmemiştim. Open Subtitles أتعلمين، كان ليواجه سلاحًا عامرًا بجسارة لأجل الارتزاق. لكنّي لم أرَه مُجفلًا قطّ مثلما كان قبل مواعدته الأولى معكِ.
    geçinmek için çalışıyorum. Open Subtitles أنا أعمل لكي أعيش
    geçinmek için uyutarak öldürüyorum ve uyanmıyorlar. Open Subtitles عزيزي، أنني أضع الأشياء لتنام لكي .تعيش وإنهم لن يستيقظوا
    geçinmek için yaptığı işin gerektirdiğinden daha iyi bir insan olduğunu biliyorum. Open Subtitles بما يكفي لأعرف أنّه كان أفضل ممّا كان يعمله لكسب لقمة العيش.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more