| Onunla ilgili geçmiş zamanda konuşmak için henüz çok erken. | Open Subtitles | من المُبكّر جدًّا الحديث بشأنه بصيغة الماضي. |
| Gâliba, olayları geçmiş zamanda değerlendiriyorum artık. | Open Subtitles | أظنني أتحدث عن كل شيء الآن بصيغة الماضي |
| geçmiş zamanda geleceği yazdığım anlaşıldı. | Open Subtitles | اتضح، أنني كنت أكتب عن المستقبل ... بصيغة الماضي |
| Bazen geçmiş zamanda konuşuyorlar. Şimdi, bekle bir saniye. | Open Subtitles | و أحياناً يتحدثون عن الزمن الماضي |
| geçmiş zamanda konuşuyorsun. | Open Subtitles | أن تتحدث عنها بصيغة الزمن الماضي |
| - Neden geçmiş zamanda soruyorsun? | Open Subtitles | لما تسألني بصيغة الماضي ؟ |
| geçmiş zamanda demek istedim. | Open Subtitles | لقد قصدت ذلك بصيغة الماضي |
| Kocasını geçmiş zamanda anlattım. | Open Subtitles | لقد أشرت لزوجها في الزمن الماضي |