"geçmişe gidip" - Translation from Turkish to Arabic

• العودة بالزمن
• عدت للماضي
• إلى الماضي
• بإمكاننا العودة

Belki geçmişe gidip bu durumu değiştirmeyi düşünmüşsündür.
لابد أنك فكرة في العودة بالزمن لتغيير ذلك

Hala geçmişe gidip gençken yaptığım... o aptal hataları düzeltmek istiyorum.
ما زلت أتمنّى العودة بالزمن لأصلح... كلّ الأشياء الغبية التى فعلتها عندما كنّا صغار

- Sorunların çözülmesini istiyorsan belki de geçmişe gidip kardeşimin ölmesini engellemeliydin.
-لو أردت إصلاح الأمور ، ربما عليك العودة بالزمن وتوقف أخي قبل أن يلقى حتفه

- Zamansal bir kopya. geçmişe gidip kendinle karşılaştığında ortaya çıkar.
تكرار زمني صُنع حين عدت للماضي وقابلت ذاتك

Nasıl olup da doğmam mümkün olacak? Sonra da geçmişe gidip onunla karşılaşacağım ve kendimin doğmasına mani olacağım?
كيف يمكن أن أكون قد ولدت ثم أستطيع الذهاب إلى الماضي

geçmişe gidip küresel ısınmayı engellemek mi istiyorsun?
هل تريد العودة إلى الماضي لإصلاح ظاهرة الاحتباس الحراري؟

Bu da demek oluyor ki, geçmişe gidip zaman çizgisini etkilemeden ZPM'i alabiliriz.
ما يعني أنه بإمكاننا العودة وأخذها، دون التأثير بالخط الزمني

Veya geçmişe gidip Homeros'u öldürebiliriz böylelikle bu aptal kitabı tekrar okumamış oluruz.
أو بإمكاننا العودة وقتل (هوميروس) كيّما لايتحتم علينا قراءة هذا الكتاب السخيف.

- geçmişe gidip Aldus'u kurtaramaz mıyız?
-ألاّ تمكننا العودة بالزمن وإنقاذ (ألدوس) ؟

Önemli değil. Önemli olan benim geçmişe gidip Tadashi'nin kıçını kopyalamasına engel olmuş olmam.
ما مهم أنني عدت للماضي وأوقفت (تاديشي) من تصوير مؤخرته

Eğer geçmişe gidip hayatınızdaki bir şeyi değiştirme şansınız olsa bir kararı, bir cevabı, bir hatayı neyi değiştirirdiniz?
إذا كان بمقدورالعوده إلى الماضي وتغير شيء واحد بحياتك خياَر واحد, جواَب واَحد, غلطه واَحده

- geçmişe gidip Şapkacı'nın ailesini kurtarmalısın.
يمكنك العودة إلى الماضي لإنقاذ أسره هانر.