Hasta hissetmeye başlasanız, bu yüzden yardım istemek için gecikmeyin. | Open Subtitles | لذا لا تتأخر فى طلب المساعدة . اذا شعرت بالمرض |
Savaş gemileri sizi ve adamlarınızı tahliye edecek, gecikmeyin, sadece küçük bir fırsatımız olacak. | Open Subtitles | سفن القتال سوف تصل لتخليك انت ورجالك لكن لا تتأخر , فقط نافذة صغيرة من الفرصة هى التى لديك |
Oradaki doktorla, ben iletişime geçeceğim. gecikmeyin. | Open Subtitles | سوف اعلم الطبيب هناك لكن لا تتأخر |
gecikmeyin demişti. | Open Subtitles | حسناً ، أين هم ؟ . هو قال لا تتأخروا |
Lütfen, çok gecikmeyin. | Open Subtitles | لكن رجاءا لا تتأخروا |
Fazla gecikmeyin. | Open Subtitles | لا تتأخر طويلاً يا راي. |
Paul'un telefonunu yanınıza alın ve gecikmeyin. | Open Subtitles | خذ هاتف بول و لا تتأخر |
- Lütfen gecikmeyin. - Tamam. | Open Subtitles | أرجوك لا تتأخر لا , أنا أعلم |
Sakın gecikmeyin yoksa işi batırırsınız! | Open Subtitles | لا تتأخر وإلا ستكون مشكلة |
Tamam, ama... çok gecikmeyin. | Open Subtitles | حسناً , ولكن لا تتأخروا |
Çok gecikmeyin, tamam mı? | Open Subtitles | لا تتأخروا, حسنا؟ |