Bana geldiğinizi haber verdi, yardım edip edemeyeceğimi sordu. | Open Subtitles | أرسل إلي برقية ويعلمني فيها بقدومك وطلب ان اساعدك إذا استطعت |
Çünkü kimi görmeye geldiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | عن التحدث الأن, لأني أعلم من أتيتم هنا لتروه |
Tesadüfen mi bir araya geldiğinizi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | عل تعتقدون انكم جئتم الى هنا كلكم بالصدفة ؟ |
geldiğinizi 5 dakika önce duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت اصواتكم وانتم قادمين من خمس دقائق |
İstediğiniz kadar zaman verilse bile buraya neden geldiğinizi anlayamazsınız. | Open Subtitles | في مهلة محددة ولكن حينها لن تعلم أبداً سبب مجيئك |
Bahçeden buyurun hanımefendi. geldiğinizi ona haber veririm. | Open Subtitles | عبر الحديقة من فضلك آنستي سأعلمها بوصولك |
Geçitten geldiğinizi ilk duyduğumuzda Novus'tan olabileceğinizi düşündük. | Open Subtitles | عندما سمعنا بقدومكم عبر البوابة اعتقدنا أنكم من نوفوس |
Senin ve halkının buraya barış için geldiğinizi söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ لي أنّكِ و شعبكِ أتيتما إلى هنا مسالمين |
Sizin niye buraya geldiğinizi bilmiyorum, ama ben Onun adını yüceltmek için geldim. | Open Subtitles | لا أعرف ما الغاية من قدومكم لكن انا أتيت لتمجيد اسم الربّ |
-Şu ağaçların yanından. geldiğinizi haber veririm. | Open Subtitles | مباشرة على الجانب الآخر من تلك الأشجار، سأخبره بقدومك |
Bir dakika bekleyin, Albay Ehrhardt'a geldiğinizi söyleyeyim. | Open Subtitles | -انتظر للحظات و سأعلم الكولونيل ايرهارد بقدومك |
Çocuğa olanlar için beni almaya geldiğinizi Biliyorum. Lonnie Garth? | Open Subtitles | أعلم بأنكم أتيتم لأخذي بسبب ما حصل لذلك الصبي |
Yolun aşağısından geldiğinizi duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنكم أتيتم إلى هنـا تسرني مقابلتك |
Kendi iradenizle, bu gergin durumu düzeltmek için geldiğinizi umuyordum. | Open Subtitles | كنتُ آمل أنّكم جئتم جميعاً بمحض إرادتكم بعين جادّة في تخفيف الموقف المتوتر |
Hâlâ neden bu akşam geldiğinizi anlamış değilim. | Open Subtitles | لا أعرف حتى لماذا جئتم الليلة. |
Genellikle arkamı kollarım ama sizin geldiğinizi duymadım. | Open Subtitles | اخبرونى اننى امتلك عينين فى مؤخرة رأسى لكنى حتى لم اراكم وانتم قادمين |
Sizin, bizi kurtarmaya mı yoksa öldürmeye mi geldiğinizi tartışıyorduk. | Open Subtitles | كانت هنالك مناظرة جوهريّة حول إذا ما كان قومك قادمين لإنقاذنا أو لقتلنا |
İstediğiniz kadar zaman verilse bile buraya neden geldiğinizi anlayamazsınız. | Open Subtitles | في مهلة محددة ولكن حينها لن تعلم أبداً سبب مجيئك |
Ben, Yüzbaşı Lee ve Ajan Dunham'a geldiğinizi bildireyim. | Open Subtitles | سأخبر النقيب (لي) و العميلة (دونام) بوصولك. |
Babam sizin geldiğinizi öğrendi, sonra da onu götürdü. | Open Subtitles | -ماذا تقصدين بذلك؟ أبي علم بقدومكم فأخذها |
Doktor tam zamanında geldiğinizi söylüyor. | Open Subtitles | يقول الطبيب أنكما أتيتما في الوقت المناسب |
Yarın sabah uyandığınızda, göle geldiğinizi hatırlamayacaksınız. | Open Subtitles | وعندما تستيقظنَ من النوم لن تذكرنَ شيئاً عن قدومكم إلى البحيرة |
İyice bakın, çünkü arada bir olsa, buraya nasıl geldiğinizi kendinize soruyorsunuzdur. | Open Subtitles | انظروا بتمعن شديد و تام لأنه سيتبادر لذهنكم حالاً سؤالاً و هو كيف أنكم وصلتم لمثل هذا المكان ؟ |
Onlara grevi bırakıp kuzeye iş bulmak için, ...geldiğinizi söyleyin. | Open Subtitles | أخبروهم أنكم قدمتم من الشمال ,لإيجاد عمل |
Yani bu yüzden mi Buell Green'e geldiğinizi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | إذن هل أنتما تقولان هذا هو سبب قدومكما إلى مستشــــفى بويل الأخضر؟ |
Buraya geldiğinizi dünyanın yarısının görmüş olması kötü. | Open Subtitles | هذا سيء للغايه، نصف سكان العالم رأوكم تأتون إلى هنا |
Bay Rodgers geldiğinizi görmek ne kadar güzel. | Open Subtitles | لطيف منك ان تأتي هنا يا مستر رودجرز |
Ne olmuş? geldiğinizi duydum ve saklandım. | Open Subtitles | كنت قد سمعتكم جميعاً تدخلون لذا توجب عليّ الإختباء |