Ama buraya gelebilmek için çok uğraştık ve ben şimdi gitmiyorum. | Open Subtitles | قاسينا الكثير للوصول إلى هنا ولن أرحل الآن |
Buraya gelebilmek için bende Çok çok çalıştım. ve bayan kurallara uygun biçimde buradayım. | Open Subtitles | لقد عملتُ جاهداً للوصول إلى هُنا أيضاً، يا سيدتي وأنا مطابق للشروط. |
Hey! Bugünlere gelebilmek için götümden terler akıttım! Önemli biri olmak istedim! | Open Subtitles | اسمع، بذلت جهداً كبيراً لأصل إلى ما أنا عليه اليوم، أردت أن أصبح مُهماً |
Sizin özgürlüğü rahatça yaşadığınız şu Amerika'ya gelebilmek için ne kadar acı ve işkenceye katlandığımı tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | فأنت لا علم لك بما تكبدته من معاناه وألم لأصل إلى أمريكا حتى أحظى بالحرية التى لا تقدرها |
Bak, buralara kadar gelebilmek için bedeller ödediğini biliyorum. Tamam mı? | Open Subtitles | حسنا، انا اعلم كم دفعت لكي تصل الى هذه المرحلة |
Ne silahlarımızı, ne güvenliğimizi. Bu duruma gelebilmek için yaşadığımız onca şeyden sonra olmaz. | Open Subtitles | لا أسلحتنا ولا أماننا، ليس بعد كلّ ما فعلناه لنصل لهنا. |
Tom, o insanlar buraya gelebilmek için her şeylerini feda etti. | Open Subtitles | توم)، اولئك الناس ضحوا) بكل شئ ليأتون إلى هنا |
Bugüne gelebilmek için birçok badire atlatıldı, değil mi? | Open Subtitles | الطريق لهذا اليوم كان به عدة إلتواءات وإنحناءات ، أليس كذلك ؟ |
Buraya gelebilmek için bir haftadır yollarda olduğunu söyledi sonra güneş çarpmasından öylece yığılıverdi. | Open Subtitles | قالت إنّها إستغرقت أكثر من إسبوع للوصول إلى هنا ثمّ سقطت فاقدة الوعي نتيجة ضربة شمس |
Bulunduğum yere gelebilmek için çok çaba sarfettim. | Open Subtitles | لقد عملت مطولاً و بجهد للوصول إلى حيث أتواجد |
Bu noktaya gelebilmek için geceni gündüzüne kattın ve senin gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لقد إجتهدت للوصول إلى هذه المرحلة وأنا فخورة بك |
Buraya kadar gelebilmek için tahmin edemeyeceğinden fazlasını yitirdim. | Open Subtitles | لقد خسرت أكثر مما تعرفين للوصول إلى هذه اللحظة |
Ve bugün buraya gelebilmek için neler yaptım bilemezsin. | Open Subtitles | ولا سيّما جهلك بما عانيت منه اليوم لأصل إلى هنا |
Ronin! Buraya gelebilmek için kaç Boggan patakladım, bir bilsen. | Open Subtitles | أوتعلم كم عدد الـ"بوغان" الذين اضررت لقتالهم لأصل إلى هنا؟ |
Buraya gelebilmek için çok çalışma gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن تطلّب الأمر الكثير من العمل الشاقّ لأصل إلى هنا. |
Buralara gelebilmek için uzun ve zorlu çalışma hayatından geçtin. | Open Subtitles | إنّك عملت طويلاً وجهداً لكي تصل إلى هذه اللحظة. |
Öyle olduğunu sanmıyorum. Buraya gelebilmek için 2 otobüse binmiş... | Open Subtitles | لا أظن ذلك ...لقد استقلَّت حافلتين لكي تصل |
Ne silahlarımızı, ne güvenliğimizi. Bu duruma gelebilmek için yaşadığımız onca şeyden sonra olmaz. | Open Subtitles | لا أسلحتنا ولا أماننا، ليس بعد كلّ ما فعلناه لنصل لهنا. |
Tom, o insanlar buraya gelebilmek için her şeylerini feda etti. | Open Subtitles | توم)، اولئك الناس ضحوا) بكل شئ ليأتون إلى هنا |
Bugüne gelebilmek için birçok badire atlatıldı, değil mi? | Open Subtitles | الطريق لهذا اليوم كان به عدة إلتواءات وإنحناءات ، أليس كذلك ؟ |