Beni işimde kolladı ve geçmişime takılıp kalmak yerine geleceğime odaklanmam için bana cesaret verdi. | TED | شاهدتني وأنا أعمل وشجعتني على التركيز على مستقبلي وأن لا أنغمس في ماضي. |
Onlara kendi geleceğime kendim karar veririm dediğimde söylenmeye başlayıverdiler! | Open Subtitles | لقد اُجفلوا جميعاً حينما أخبرتهم أنّي أودّ أن أقرر مستقبلي بنفسي. |
Sen bu sözlerinle tüm işime ve geleceğime engeller koyuyorsun | Open Subtitles | انت تضع عوائق في عملي و مستقبلي بكلامك هذا |
Piskoposlukça öngörülen düzenler,eğer kendi geleceğime küçük bir bakış atmama izin varsa, ve balıkçılık birbirine uyum sağlamıyor. | Open Subtitles | حسب الضوابط الكنيسية, إذا سُمح لي بالنظر لمستقبلي, مع التجارة السمكية لا يليقان أبداً ببعضهما. |
Yani, geleceğime sen karar veriyorsun. | Open Subtitles | ماذا ؟ في النهاية ، أنت مازلت تخطط لمستقبلي كما تريد ومثلما تتمني |
Benim geleceğime gelince, sonunda doğru kişiyi aradığım bir yere geldim. | Open Subtitles | أما فيما يتعلق بمستقبلي فقد بلغت أخيراً المرحلة التي أبحث فيها عن الشخص المناسب |
Halüsinasyon değildi, geleceğe bir bakıştı. geleceğime. | Open Subtitles | لم تكن هلوسة، كانت لمحات من المستقبل، مستقبلي |
Onunla tanıştığım an... geleceğime baktığımı... | Open Subtitles | .. في اللحظة التي قابلتها فيها عرفت اني أرى مستقبلي |
geleceğime baktığımda, anne, yanıbaşımda Rebecca'nın durduğunu görüyorum, ve çocuklarımın kime benzeyeceğini düşündüğümde, aklıma o geliyor, ve... | Open Subtitles | عندما أتخيل مستقبلي أمي أرى ريبيكا بجانبي و عندما أتخيل كيف سيبدو شكل أطفالي أتخيلها هي جاستن |
Şu an için benim geleceğime odaklanalım, olur mu? | Open Subtitles | حسناً ، فلنركز انتباهنا على مستقبلي هل يمكننا ذلك؟ |
Hatırlayacağın üzere, bu onun benim geleceğime dair yaptığı bir kaç endişe verici kehanetten yalnızca biriydi. | Open Subtitles | كانت ، كما ستفهمين لاحقاً واحدة من عدة تكهنات مزعجة تماماً جعلت من مستقبلي. |
Dediğiniz gibi, efendim, diğer öğrencilere davranıldığı gibi muamele görmek geleceğime odaklanmam için daha iyi olacaktır. | Open Subtitles | إذاً, مثلما قلتي, سيدتي, إنه حاسمٌ أكثر لو ركزت على مستقبلي .وتتم معاملتي مثل أي تلميذ آخر |
Sizinle tanışmadan önce geleceğime dair hiç umudum yoktu. | Open Subtitles | قبل أن التقي بك لم يكن لدي أية أمل في مستقبلي |
Bu yüzden, cesaretlenmek ve geleceğime gitmek için Camino'yu yürüdüm." | TED | لذلك سرتُ طريق الكامينو لأعطي نفسي بعض الشجاعة، لكي أسير نحو مستقبلي." |
Gençken, geleceğime dair büyük umutlarım vardı. | Open Subtitles | كنت أتخيل مستقبلي مزدهراً و أنا طفلة |
Bak, geleceğime önem veriyorum ve tehlikeye atmak istemiyorum. | Open Subtitles | أسمعي... مستقبلي هام جدا بالنسبة لي ...و.. |
Bugün burada karşınızda geleceğime dair yenilenmiş düşüncelerimle dikiliyorum. | Open Subtitles | لذا, أنا واقف هنا أمامكم اليوم مع إحساس مجدد لمستقبلي الخاص |
Kendi geleceğime böbrek nakli için gidiyorum. | Open Subtitles | أنا مجرد عملية زرع الكلى المشي لمستقبلي النفس. |
O makine geleceğime açılan bir kapı. | Open Subtitles | وهذا الجهاز هو بوابة لمستقبلي. |
Onun, diğer kızların ve benim muhteşem kardeşimle koruyucu ailemin sayesinde nihayet geleceğime güvenebileceğime inandım. | Open Subtitles | و بفضلهـا و فضـل الفتيـات الأخريـات و أخـي الرائـع و العـائلة التي تبنـتنـا أعتقـد أخيرا أنه يمكننـي الإيمـان بمستقبلي |
Dergi satıyorum, evet, ayrıca geleceğime olan inancım için kendi adıma da satıyorum. | Open Subtitles | أنا أبيع المجلات، أجل لكنني أيضًا أبيع نفسي تعلمين، إيماني بمستقبلي تعلمين، يضعوننا بمسار معين لقرابةالخمسأشهر.. |
"Julie, bebek gelmeden oraya geleceğime söz veriyorum." | Open Subtitles | جولي .. أعدك أن أقف على قدماي قبل وصول الطفل |