| Bayan Kipfer, sözüm söz, biz varken geleceğiniz güvence altında. | Open Subtitles | سيدة كيبفر لك عهد مني أن مستقبلك سيكون آمنا معنا |
| Filmler, oyunlar, kızlar ve başka aptal şeyler geleceğiniz bekliyor. | Open Subtitles | هيا، عجلوا. أفلام، لعبة البولنج والفتيات وأشياء غبية مستقبلك ينتظر |
| Ama şimdi bunu yaparsan, onunla bütün geleceğiniz bir suç üzerine kurulacak. | Open Subtitles | ولكن اذا فعلتما هذا الآن .. سيبنى مستقبلك كلياً على جريمة |
| Sadece bilmenizi istiyorum ki, geleceğiniz bir avuç savaş manyağı bunağın elinde. | Open Subtitles | فقط اخبركم ان , مستقبلكم بين ايدي مجموعة من المجانين محبين الحروب |
| Benden söylemesi, beyler, gecenin tadını çıkarın çünkü geleceğiniz çok kasvetli gözüküyor. | Open Subtitles | لذا تمتعوا بليلتكم لأن مستقبلكم كئيب ولعين جدا |
| Eureka'daki geleceğiniz oldukça karmaşık bir hâl alacak. | Open Subtitles | مستقبلكَ في وجدتها حول أَنْ يُصبحَ معقّد جداً. |
| geleceğiniz ile alakalı konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أُحدثكِ بشأن مستقبلكِ |
| Herkes parlak bir geleceğiniz olduğunu biliyor. Kim verdi bunun sözünü? | Open Subtitles | الجميع يعلم أن لديك مستقبلٌ مشرق - من وعده بذلك ؟ |
| Sizin de geleceğiniz böyle olsaydı bunu değiştirmek için dünyanın bir ucuna gitmez miydiniz? | Open Subtitles | الان لو كان هذا مستقبلك ألن تذهب إلى أخر الارض لكى تغيره ؟ |
| geleceğiniz henüz yazılmadı. | Open Subtitles | لم يتم كتابة مستقبلك حتى الآن، أليس كذلك؟ |
| Ortaya koyduğunuz şeyin geleceğiniz olduğunun farkındasınızdır, herhalde. | Open Subtitles | أنت تدرك، بالطبع أن مستقبلك على المحك |
| Brethren ile olan geleceğiniz hakkında konuşmaya geldik. | Open Subtitles | لقد أتينا لنناقش مستقبلك في الأخوية. |
| Geçmiş, bugününüz bugününüz de geleceğiniz olacak. | Open Subtitles | الماضي هو حاضرك وحاضرك سيصبح... وحاضرك سيصبح مستقبلك |
| Biliyorsunuz, geleceğiniz hayatınız, ipin ucunda. | Open Subtitles | تعرف، مستقبلك حياتك، تتعلّق بخيط |
| - İlk siz konuştuğunuz için, o dünyadaki geleceğiniz güzel olacaktır. | Open Subtitles | لأنكم تكلمتم أولاً مستقبلكم فى هذا العالم سيكون جيداً |
| İlk siz konuştuğunuz için o dünyadaki geleceğiniz güzel olacak. | Open Subtitles | لأنكم كنتم أول من تحدّثوا فإن مستقبلكم في ذلك العالم سيكون جيداً |
| Endişe ettiğimiz sizin geleceğiniz. | Open Subtitles | في الحقيقة ، لقد كنا قلقون بشأن مستقبلكم |
| geleceğiniz önünüzde açık büfe misali bekliyor. | Open Subtitles | مستقبلكم ينبسط أمامكم كمائدة طعام في سفينة سياحيّة |
| Eureka'daki geleceğiniz epeyce karmaşıklaşmak üzere. | Open Subtitles | مستقبلكَ في وجدتها حول أَنْ يُصبحَ معقّد جداً. |
| geleceğiniz artık yok oldu. | Open Subtitles | مستقبلكِ ميت الآن |
| - ...iyi bir geleceğiniz olduğunu biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعلم أن لديك مستقبلٌ مشرق - من وعده بذلك ؟ |
| Ve şirketteki geleceğiniz tehlikede olurdu. | Open Subtitles | ومستقبلك في الشركة سيكون في خطر. |
| Bunu yaparsanız geleceğiniz hakkında konuşabiliriz. | Open Subtitles | أفعلا هذا ثم يمكننا التحدث بشأن مستقبلكما |
| Sorular sorun, geleceğiniz için tavsiyeler alın. | Open Subtitles | اسألوا الأسئلة, واحصلوا على نصيحة لمستقبلكم. |
| Yüzbaşı, geleceğiniz zaman haber verin. | Open Subtitles | سيادة النقيب , إن كان رّجالك سيأتون يجب أن تدعنا نعرف ذلك . . |