| Plastik sektöründe büyük bir gelecek var. | Open Subtitles | هناك مستقبل عظيم في البلاستيكِ فكّرْ في الموضوع. |
| Bu sanki Gelecekte yaşamak gibi. Aslında, düşündüm de gerçekte ne geçmiş Ne gelecek var. | Open Subtitles | حقيقة أنا فكرت في الموضوع وكما تبين لي أنه ليس هناك مستقبل ولا ماضي |
| Şimdi yaşadığımız zamandan, çok daha ilerde bir gelecek var. | Open Subtitles | هناك مستقبل في الأفق أفضل بكثير من الوقت الحاضر |
| Yaklaşan bir gelecek var ve orada milyarlarcamız yoksulluk içinde doğacak. | Open Subtitles | هناك مستقبل قادم حيث سيولد الملايير منا في الفقر |
| Önünde ulusal bir gelecek var ve ben sana yardım edebilirim. | Open Subtitles | لديك مستقبل مشرق أمامك و أستطيع أن أصل بك إلى هناك |
| Önünde parlak bir gelecek var ve bunu iyi değerlendirmeni istiyorum. | Open Subtitles | لديك مستقبل مشرق اريدك ان تستمري فيه |
| Umutla burada oturuyorum, çünkü işittiğim bir gelecek var. | Open Subtitles | أجلس هنا وأنا آمل لأن هناك مستقبل ينتظر |
| Önümde parlak bir gelecek var gibiydi. | Open Subtitles | بدا وكأن هناك مستقبل باهر أمامي |
| Önümüzde parlak bir gelecek var. | Open Subtitles | هناك مستقبل أكثر إشراقا بالنسبة لنا. |
| Benim için tek bir gelecek var. | Open Subtitles | هناك مستقبل واحد أمامي |
| Senin için parlak bir gelecek var | Open Subtitles | هناك مستقبل مشرق بالنسبة لك |
| Burada--burada da gelecek var. | Open Subtitles | هناك... هناك مستقبل هنا |
| Önünde harika bir gelecek var, Mike. | Open Subtitles | لديك مستقبل كبير امامك مايك لكن ليس هنا |
| Sana dedim ki... Önünde parlak bir gelecek var demiştim. | Open Subtitles | الذي قلته ، ان لديك مستقبل كبير امامك |