| Daha sonra gelemeyeceğimi söylemek için erken geldim. | Open Subtitles | لقد جئت مبكّرة، لأنني أريد أن أقول لك بأنني لن أحضر لاحقاً. |
| Ah, işi ara ve yarın gelemeyeceğimi söyle. | Open Subtitles | اتصلي بالعمل وأخبريهم بأني لن أحضر غداً. |
| Alıkonulduğumu ve oraya hemen gelemeyeceğimi söyle. | Open Subtitles | أخبريه بأنه تم احتجازي ولا أستطيع الذهاب إلى هناك فوراً |
| Ben bile bilmiyorum. Peki seninle gelemeyeceğimi nereden biliyorsun? | Open Subtitles | إذن كيف تعلمين أنني لا أستطيع الذهاب معكِ؟ |
| Karını. Bu gece gelemeyeceğimi söyleyecektim. | Open Subtitles | بزوجتك، أخبرها أنني لن أتمكن من الحضور الليلة |
| Ona gelemeyeceğimi, söyleyebilirim. Sence bu, işi alabilecek misin? | Open Subtitles | سأخبرهم أنني لا أستطيع الحضور هل تعتقد أنك تستطيع الحصول على الوظيفة ؟ |
| Bu sabah gelemeyeceğimi söylemeliyim. Seninle konuşmam gereken çok şey var. | Open Subtitles | سوف أقوم بالإتصال بهم وإخبارهم بأنني لن أحضر هذا الصباح سوف يعطينا ذلك فرصة لكي نتحدث أنا وأنتي |
| Bu sabah gelemeyeceğimi söylemeliyim. Seninle konuşmam gereken çok şey var. | Open Subtitles | سوف أقوم بالإتصال بهم وإخبارهم بأنني لن أحضر هذا الصباح سوف يعطينا ذلك فرصة لكي نتحدث أنا وأنتي |
| Ben gelemeyeceğimi söylediğimde, fikrimi değiştirmeye bile çalışmadı. | Open Subtitles | وعندما قلت لها أني لن أحضر انها حتى لم تحاول أن تعدلني عن رأيي |
| Tiffany'le projemize çalışıyoruz ve ona zamanında gelemeyeceğimi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أشارك في مشروع مع (تيفاني) و سأخبرها أنّي لن أحضر في الوقت المحدّد |
| gelemeyeceğimi biliyor mu? | Open Subtitles | هل تعلم هي بأني لا أستطيع الذهاب إليها ؟ |
| Buraya sana sinemaya gelemeyeceğimi söylemeye geldim, çünkü babam bugün eve dönüyor. | Open Subtitles | أتيتُ فقط لأخبرك بأني لا أستطيع الذهاب إلى السينما |
| Üzgünüm ama az önce öğleden sonra Old Lyme'a gelemeyeceğimi öğrendim. | Open Subtitles | آسفة، لكن للتو عرفت أني لا أستطيع الذهاب لـ"أولد لايم" هذا المساء. |
| - Baron size gelemeyeceğimi söylemiştim. - Çok önemli bir işim var. | Open Subtitles | أخبرتك أني لا أستطيع الذهاب |
| - gelemeyeceğimi biliyordum, ben de... | Open Subtitles | و عرفت أنني لا أستطيع الذهاب |
| Selam, civardaydım ve bir uğrayıp sana bu akşam gelemeyeceğimi söyleyeyim istedim. | Open Subtitles | مرحبًا, لقد كنتُ في الحي، لذا أردتُ أن آتي إليك وأخبرك شخصيًّا... أنني لن أتمكّن من الحضور الليلة... |
| Charlie, bunu konuştuk, gelemeyeceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | شارلى - أنت تعرف أننى لا أستطيع الحضور ألكس |
| Dinle, gelemeyeceğimi söylemek için aradım. | Open Subtitles | حسناً , أنا أتصل لأنني لن أستطيع الحضور |
| - Sadece derneğe zamanında gelemeyeceğimi bildiriyordum. | Open Subtitles | -أنا أخبر اللجنة بأنني لن أستطيع الحضور . |