Sonra yedek öğretmen geldi, öğretmeniniz gelemeyecek dedi. | Open Subtitles | جاء الناظر و أخبرنا بأنها لن تستطيع الحضور مالمشكل يا أولاد ؟ |
- Serena gıda zehirlenmesi geçirdi. - gelemeyecek kadar hasta. - Telefona ver onu. | Open Subtitles | انها لا تستطيع الحضور لتلعب معك ضعها على الهاتف |
Bu erkek, türünün tek kalanı hiç gelemeyecek bir dişi için çağrıda bulunuyor. | Open Subtitles | هذا هو آخر الذكور من الأنواع، الغناء لأنثى الذي لن يأتي أبدا. |
Diamond Head'de şu an iki çocuk var ve anneleri akşam yemeğine gelemeyecek orospu çocuğu. | Open Subtitles | و أمهم لن تأتي إلى المنزل من أجل العشاء, أيها اللعين. |
O buraya gelemeyecek ama biz yanında olacağız. | Open Subtitles | ولن تستطيع المجيء هنا ولكننا سنكون هنا بجانبك |
gelemeyecek kadar meşgulmüş. | Open Subtitles | إنه مشغول لا يستطيع الحضور لا يستطيع الحضور؟ |
Dr. Rathbone gelemeyecek. Yollar kötü. | Open Subtitles | دكتور راثبون لا يستطيع القدوم كل الطرق مغلقة. |
Bir konuk sarhoş serseriler tarafından saldırıya uğramadan evime gelemeyecek mi? | Open Subtitles | عندما يكون الضيف لا يستطيع المجيء إلى بيتي بدون أَن يهاجم مِن قبل المشاغبين، |
Kızlardan biri gelemeyecek. | Open Subtitles | أحد فتياتي لن تستطيع الحضور |
Kimmie gelemeyecek ama önemli deeeğiiil. | Open Subtitles | ♪ كيمي) لا تستطيع الحضور ولكن لا نهتم) ♪ |
Kimmie gelemeyecek ama önemli değil. | Open Subtitles | كيمي) لا تستطيع الحضور ولكن لا نتهم) |
- Kıskanmama gerek yok çünkü o adam buraya gelemeyecek. | Open Subtitles | لكي أكون غيور لأنه لن يأتي إلى هنا |
Sanırım kendine gelemeyecek, bunlardan sonra. | Open Subtitles | أخمن إنها لن يأتي ثانياً. |
Kendimi yoramam. Bir şey yok. Sanırım Chad yemeğe gelemeyecek. | Open Subtitles | أكثر إنخفاضا أعتقد أنّ (شاد) لن يأتي للغداء |
Çalışanlarınızdan biri, Trish Winterman bir süre işe gelemeyecek. | Open Subtitles | واحدة من الموضفين، تريش وينترمان، أنها لن تأتي للعمل لفترة من الوقت. |
Yani Ann-Margret gelemeyecek mi? | Open Subtitles | هل هذا يَعْنِي أن آن مارجريت لن تأتي ؟ |
Korkarım ki Bayan Glenn şu anda telefona gelemeyecek. | Open Subtitles | أنا آسفه ولكن السيدة "غلين" لا تستطيع المجيء للهاتف الآن |
Deden Dan bugün gelemeyecek, tamam mı? | Open Subtitles | جدك دان لن يستطيع الحضور اليوم، حسناً |
Aras Bey, Tamer'in ayağı kırıldı biliyorsunuz bir hafta işe gelemeyecek. Raporu masanıza bıraktım. | Open Subtitles | (ثامر) كسرت قدمه و لن يستطيع القدوم لمدة أسبوع |
Liderlerden bir tanesinin eşi bana: "Üzgünüm biraz başı ağrıyor, sanırım gelemeyecek." | TED | إحدى زوجات القادة قالت لي ، "عذرا، لديه بعض الصداع، وربما لا يستطيع المجيء إليكم ". |
Bugünkü toplantınıza gelemeyecek. | Open Subtitles | ولن يحضر الاجتماع الخاص اليوم. |
Görülüyor ki, Prenses Mia, bu gece buraya gelemeyecek ancak, eminim iyi bir mazereti vardır. | Open Subtitles | لابد أن الأميرة ميا قد واجهتها صعوبة منعتها من الحضور الليلة وأنا متأكدة أن لديها عذر كاف |
En iyi arkadaşım Gail gelemeyecek çünkü yarına matematik sınavı var. | Open Subtitles | صديقتي (غيل) لا تستطيع القدوم لأن عليها إختبار في الجبر غداً |