| Ve yeni gelenlerin ihtiyaçlarına dikkat edebiliyoruz. | TED | وقد نكون قادرين للنظر في تلبية احتيجات القادمين الجدد. |
| Peşinden gelenlerin kalp atışlarından var olan bir güvercinin kanat vuruşları. | Open Subtitles | ضربات الأجنجة لحمامة تتهاوى لأسفل دقات قلوب هؤلاء القادمين |
| Doğrudan eleştirileri, yeni gelenlerin ülkedeki sosyal refahı ve ülkenin istihdamındaki istikrarı altüst etmesi yönünde. | TED | الانتقاد المباشر هو أن الوافدين يزعزعون استقرارالرفاهية الاجتماعية والتوظيف في بلدانهم. |
| Yeni gelenlerin bagajlarını istifliyorduk. Genellikle içlerinde yolluk vardı. | Open Subtitles | كنا نحصل على الطعام، وكنـا نحمل أمتعـة الوافدين الجدد |
| Sanırım, Batı'ya gelenlerin yarısı için bu böyle. | Open Subtitles | معظم النـاس الذين يأتون للغرب لا يعطون للشيء أهميـة، أعتقد |
| Bunlardan birisi dolu, diğeri de yeni gelenlerin kullanması için boştu. | Open Subtitles | أحدها مسكون, و الأخر شاغر, و كان مخصصاً للقادمين الجدد |
| Facebook sayfamda Meydan'a gelenlerin hikayelerini yazmaya başladım. Sizi de yazmak isterim. | Open Subtitles | بدأت بكتابة القصص على صفحتي في الفيسبوك عن الناس الذين جائوا للميدان |
| Sizden önce gelenlerin hissettiği tüm o hayreti siz de hissedin. | Open Subtitles | قد تشعر بالتعجب الذي انتاب كل أولئك الذين اتوا من قبلك |
| Ya da gelenlerin niyeti gerçekten bize zarar vermek olduğu için söylemiştir. | Open Subtitles | أو لأنّ الأناس القادمين إلى هنا ينوون أذيتنا |
| Ya da gelenlerin niyeti gerçekten bize zarar vermek olduğu için söylemiştir. | Open Subtitles | أو لأنّ الأناس القادمين إلى هنا ينوون أذيتنا |
| İlkbahar geldiğinde ön sokaktaki yatırımlar Dawson'a gelenlerin ilk görecekleri yerler haline gelecekler. | Open Subtitles | حسنٌ، الربيع قادم كلّ المحلات الموجودة في الشارع الأمامي هي أولّ ما تقع عليه عين القادمين إلى داوسن |
| Yeni gelenlerin kaydı az önce bitti. | Open Subtitles | انتهيت للتو مِنْ جمع تواقيع آخر القادمين الجدد |
| Ben neden, buraya gelenlerin amacının bize zarar vermek olduğunu söyledi? | Open Subtitles | لمَ قد يقول (بن) بأنّ الناس القادمين إلى هنا ينوون أذيتنا؟ |
| Ben neden, buraya gelenlerin amacının bize zarar vermek olduğunu söyledi? | Open Subtitles | لمَ قد يقول (بن) بأنّ الناس القادمين إلى هنا ينوون أذيتنا؟ |
| Yeni gelenlerin hepsi komite tarafından kabul edilmeli. | Open Subtitles | جميع الوافدين الجُدد يجب أن يُتفق عليهم من قبل اللجنة |
| gelenlerin çoğu ebeveynlerini kaybeden çocuklar. | Open Subtitles | العديد من الوافدين الجدد هم أطفال الذين فقدوا الإتصال بأبائهم. |
| Tüm yeni gelenlerin, üs komutanlığı tarafından sorgulanmadan, silahlarının alınmasını isteyen protokolümüz var. | Open Subtitles | لدينا بروتوكول ينصّ على... نزع سلاح الوافدين الجدد قبل أن تستجوبهم... قيادة القاعدة |
| Aşevine gelenlerin büyük bir kısmı Müslüman değil. | Open Subtitles | معظم الناس الذين يأتون إلى المطبخ هم من غير المسلمين |
| Evet ama gerçek değeri ziyarete gelenlerin yüreğinde uyandırdığı gerçek inançla ölçülebilir. | Open Subtitles | نعم، ولكن لا يمكن تقدير قيمته الحقيقية إلا من الإيمان الحقيقي.. الذي يثيره في قلوب الحجاج الذين يأتون للزيارة |
| Fakat en heyecan verici şey ise insancıl ve hizmet örgütlerinin gerçek zamanda yeni gelenlerin değişen ihtiyaçlarını anlamak için gerekli olan bilgi ve analitikleri toplamasına yardım ediyoruz. | TED | أما الأكثر إثارة فهو في كوننا نساعد الإنسانية ومنظمات الخدمة الاجتماعية بجمع المعلومات والإحصائيات اللازمة لفهم الحاجات المتغيرة للقادمين الجدد في الوقت الآني. |
| O anda, dünyanın üzerinde onu bulmak için buraya kadar gelenlerin üzerine çıkmıştı. | Open Subtitles | وهى جالسة أعلى من مستوى الأرض أعلى من هؤلاء الذين جائوا ليبحثوا عنها جين" عرفت ماذا يجب أن تفعل" |
| Sana karşı gelenlerin basitçe ortadan çekildiklerini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | عندما أولئك الذين يعارضوكِ يدوسون عليكِ أو ينتقدوكِ أو يختفون ببساطة |