Neden çarpışma noktasına muhtemelen genç bir çocuk tarafından elinden tutarak götürülüyor? | TED | فلماذا يقوده أحدهم من يده من قبل صبي صغير على الأرجح، لنقطة التلاحم؟ |
Rehinelerin birisi 7 yaşında genç bir çocuk. | Open Subtitles | أحد الرهائن صبي صغير عمره في السابعة تقريباً |
35 yıl önce burada genç bir çocuk annesini ve babasını öldürdü. | Open Subtitles | فتى صغير قتل والدته ووالده هنا منذ 35 عام |
Eskiden çok sevdiğim genç bir çocuk. | Open Subtitles | فتى صغير كنت أعتمد عليه بشكل كبير |
Evet, kaçan genç bir çocuk gördüm. | Open Subtitles | آه نعم , لقد رأيت طفل صغير يجري بالجوار |
Evet Üstad. Bahsettiklerinize uyan Jacob Bohm adında genç bir çocuk var. | Open Subtitles | نعم يا سيدي، هناك أداة واحدة تحديداً (طفل صغير يٌدعى (جايكوب بوم |
Sağlık durumu iyi olmadığından genç bir çocuk ona yemek verdi. | Open Subtitles | و لم يكن بصحةٍ جيدة فأتاه صبيٌ صغير من القرية ببعض الطعام |
genç bir çocuk, intihar teşebbüsü. | Open Subtitles | لدي فتى مراهق في محاولة انتحار |
Aşağı atlamış, o sırada genç bir çocuk arabayla uzaklaşıyormuş. | Open Subtitles | وقفز إلى الداخل، وكان ثمة شاب يقود مبتعداً هناك |
Hayır, yapı işleri mağazasından genç bir çocuk çağırdım. Nemlendirici çekmecesindeki acil durum parasını kullandım. | Open Subtitles | كلا، وظفتُ شاباً من متجر الخردوات بواسطة مال الطوارئ الذي تبقيه في درج مرطب البشرة. |
Rehinelerin birisi 7 yaşında genç bir çocuk. | Open Subtitles | أحد الرهائن صبي صغير عمره في السابعة تقريباً |
Büyük hayalleri olan genç bir çocuk, buna rağmen hedefim sahne değildi. | Open Subtitles | صبي صغير مع أحلام كبيرة ولم أكن أركز دائماً على المسرح |
Bir tane genç bir çocuk vardı. | Open Subtitles | لقد كان صبي صغير |
Hikâye, çok genç bir çocuk, yaşlı bir adam ve bir eşek hakkında. | Open Subtitles | قصة فتى صغير جدًا وشيخ كبير وحمار |
Bugün, St. Louis'de genç bir çocuk intihar etti. | Open Subtitles | فتى صغير انتحر اليوم في سانت لويس. |
genç bir çocuk onu ayaklarımın altına çekmeye çalıştı ve o toprak yola çıktığında bir Türk süvari adamı bindi ve onu gönderdi ... | Open Subtitles | حاول طفل صغير سحبها إلى قدميها، و كما أنها تقع على هذا الطريق الترابية، قام رجل الفرسان التركي بالركوب وأرسلها بإطلاق رصاص واحد. |
Apartmanda yaşayan genç bir çocuk... | Open Subtitles | طفل صغير يعيش في المبنى ذاته |
Sağlık durumu iyi olmadığından genç bir çocuk ona yemek verdi. | Open Subtitles | و لم يكن بصحةٍ جيدة فأتاه صبيٌ صغير من القرية ببعض الطعام |
Katil genç bir çocuk. | Open Subtitles | البشر المجرم فتى مراهق |
Buralarda dolanan genç bir çocuk vardı. O mu bir şey yapmış? | Open Subtitles | ثمة شاب يأتي إلى هنا، هل فعل شيئاً؟ |
Afrikalı Amerikalı tişört'ü ve yüzü kan içinde, genç bir çocuk otobüse bindiğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر شاباً من أصل أفريقي, يركب الحافلة والدماء على قميصه ووجهه بالكامل |