Yani gençliğinde üst düzey bir komutandı, beş yıldızlı general gibi? | Open Subtitles | مثلا في شبابه كان قائد القوات الأعلى و جنرال بخمس نجوم |
İnanılmaz bir şekilde, bu adam gençliğinde bir köle gemisinin kaptanı olarak onlarca yıl geçirmişti, sonrasında kölelikte yatırımcı olarak zengin olmuştu. | TED | وعلى نحو مدهش، قضى هذا الرجل عقودا من شبابه كقبطان سفينة عبيد وثم كمستثمر في العبيد، وأصبح غنيا عن طريق ذلك. |
gençliğinde az da olsa pornografi izlememiş olan kimse, nadir bir insandır. | TED | إنّه شخص نادر من لم يشاهد بعض الإباحية في شبابه. |
Benim halam gençliğinde, güçlü günlerinde asla birgün kurban olacağına inanmazdı. | Open Subtitles | ... عمتي في أيام شبابها وقوّتها لم تسقط أبدًا ضحيةً للخرافة |
Eminim gençliğinde bunu çok kullanmışsındır Memucan. | Open Subtitles | أعتقد انك استعملتها كثيراً فى شبابك , ميموكان |
gençliğinde kullandın diye aynı haltı benim de yiyeceğim anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | فقط كونك تعاطيت المخدرات عندما كنت شاباً لايعني انني سوف اسلك ذات الطريق السيئ |
Gretta gençliğinde tanıdığı çocuğu hatırlıyor ve diyor ki... | Open Subtitles | عندما تذكرت غريتا الصبي الذي احبته عندما كانت أصغر عمرا و قالت |
Tıpkı bizim samanyolu galaksimizin gençliğinde olduğu gibi. | Open Subtitles | مع عدد كبير من النجوم الفتيّة كما كانت حال مجرّتنا درب التبانة بمراحلها الفتيّة |
Julian amca gençliğinde eski şirketleri protesto ettiklerini söylerdi. | Open Subtitles | العم جوليان كان أخبرني عن شبابه احتجاجا على الشركات القديمة |
gençliğinde, İncil'deki mesajı yanlış yorumladığı için... | Open Subtitles | مُذنب أيام شبابه فقد أساء فهم رسالة الإنجيل |
gençliğinde Tanrıya bile bilim öğretebilirmiş derler. | Open Subtitles | نعم، أنه حالة مثيرة يقولون في انه شبابه كان يمكنه أقتحام السماء |
Biliyor muydun, gençliğinde o Danimarka'nın en iyi tenisçisiydi. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أنه كان أفضل لاعب تنس دنماركي في شبابه |
Çünkü gençliğinde yaptığı tüm gaddarlıklara, kötülüklere rağmen tek gerçeğin bu olduğunu öğrendi. | Open Subtitles | على الرغم من الصرخات والدموع التي تسبب بها في شبابه إلا أنه أدرك في النهاية أن ذلك لم يكن سوى مُجرد لحظة |
Baldini gençliğinde ona, bugünkü servetini sağlayan birkaç mükemmel parfüm yaratmıştı. | Open Subtitles | ولِكى يَكُونَ واثقاً، فى سابق شبابه ابتكر بالدينى عِدّة عطورٍ عظيمة حقاً بفضل ثروته |
Annemin yapısında evhamlılık vardır, hatta gençliğinde aktrislik hayali kurduğu bile olmuş. | Open Subtitles | أمي مصابة بالعصبي و خلال شبابها طمحت أن تكون ممثلة |
Bence gençliğinde çok hayat dolu ve muhteşem bir insandı. | Open Subtitles | أعتقد بأنها محبوبة و كانت محبوبة في شبابها |
Onun gençliğinde, o, dünyada en fazla fotoğrafı çekilen.... yüzlerden birine sahipti. | Open Subtitles | في شبابها كانت من أجمل الوجوه التي تم تصويرها في العالم |
Haşarı gençliğinde, hayat kadınlarıyla çok zaman geçirdiğinden haberim vardı... | Open Subtitles | .. أنا .. أعرف أنّكِ في تهوّر شبابك .. أمضيتَ وقتًا طويلًا مع .. فتيات الليل |
Birileri, gençliğinde yer aldığın iddia edilen erkeklere özel bir filmin alışverişini yapıyormuş. | Open Subtitles | يوجد شخص ما يروج فلماً إباحياً ويزعمون أنك متواجدة فيه في شبابك |
gençliğinde kalbinin seni neşelendirmesine izin ver. | Open Subtitles | دع قلبك يهتف بسحره في ايام شبابك |
Sen gençliğinde tıpkı onun gibi tutkulu ve hayat doluydun. | Open Subtitles | عندما كنت شاباً كنت متحمساً ومفعم بالحياة مثله بالضبط |
gençliğinde Torres, Sevilla'da bir matematik âlimiydi. | Open Subtitles | عنما كان شاباً كان تورس دارساً للكيمياء |
Gretta gençliğinde tanıdığı çocuğu hatırlıyor ve diyor ki... | Open Subtitles | عندما تذكرت غريتا الصبي الذي احبته عندما كانت أصغر عمرا و قالت |
Muhtmelen her büyük galaksi gençliğinde bir kuasardı. | Open Subtitles | كانت عبارة عن كوازار شأنها شأن كل المجرّات في مرحلتها الفتيّة |