Sorunlu çalışan borular olabilir ya da binanın yapısının ısıdan genişlemesi olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون تسرباً في الأنابيب أو مجرد تمدد حراري وإنكماش من المبنى |
Kara delik, zaman genişlemesi, başka yolu yok. | Open Subtitles | تمدد الثقب الأسود الزمني , لايمكنني مساعدتك |
Muhtemelen bir şeyler serbest kaldı ya da damar genişlemesi falan. | Open Subtitles | من الأرجح انه شيء لم يربط باحكام او تمدد الاوعيه الدمويه في الدماغ. |
Genelde cinayet silahı için tel zımba kullanılmaz ve elbette, damar genişlemesi olduğunu da bilmiyorlardı. | Open Subtitles | لا أحد يستخدم الدبّاسة عادة كسلاح القتل. وهم بالتأكيد لم يكن بإمكانهم أن يعلموا أنّ لديها تمدّد بالأوعية الدموية. |
E peki bu binaları sanatsal deneyimimin genişlemesi ve büyümesi olarak düşünmeye başlayabilir miydim? | TED | ولذا فكرت، هل هناك طريقة أستطيع من خلالها البدء بالتفكير بشأن هذه المباني كامتداد أو توسع لممارستي الفنية؟ |
Ama bu her üyenin kulübün genişlemesi için yaptığı 2,000'in dışındaki ücret. | Open Subtitles | لكن هذا بالإضافة إلى 2000 دولار التي يدفعها كل عضو للإشتراك في توسعة النادي |
Bu etkiye zaman genişlemesi denmektedir. Bunu da geleceğe yolculuk için kullanabiliriz. | Open Subtitles | "هذا التأثير يُدعى "تمدد الزمن و يمكننا استخدامه في السفر إلى المستقبل |
Üniversitede zaman genişlemesi ve kuantum ışınlanması dersleri aldım. | Open Subtitles | لقد درست تمدد الزمن وتحريك الخواطر الكمي في الجامعة. |
Zaman genişlemesi denilen olayı duymuş muydun Brian? | Open Subtitles | هل سمعت من أي وقت مضى من ظاهرة دعا تمدد الزمن، بريان؟ |
Çürüyen cesetteki gazların nedeni plastiğin genişlemesi. | Open Subtitles | حيث أصبحت معرضة لضوء الشمس والغازات من الجسم المتحلل سببت تمدد البلاستيك |
2010 Mayıs'ında, 35 yaşındayken evde 2 yaşında bir çocukla ve ikinci çocuğum henüz yoldayken göğsümdeki atar damarın dayanağında büyük bir damar genişlemesi teşhisi konuldu. | TED | في ماي/أيار 2010، وفي عمر 35، وأب لطفلة في عمر الثانية وأخرى في الطريق، شُخِّصَت لدي حالة تمدد للأوعية الدموية الكبيرة عند قاعدة الشريان الأبهر الصدري. |
Doktorum, travmatik ana damar genişlemesi var, dedi. | Open Subtitles | نداءاتي العصبية هي "مؤلمة تمدد أوعية شريانِ basilar الدموية." |
Damar genişlemesi olmuş. | Open Subtitles | لقد أصيب بشئ إسمه تمدد الأوعية الدموية. |
Otların genişlemesi dünyayı alev alabilir bir gezegene çevirdi, bir ateş topu dünyasına. | Open Subtitles | تمدد الأعشاب حول الأرض إلى كوكب قابل للاشتعال، و ... كرة نارالعالم. |
ve ben 43 dakika boyunca ölü kaldım. Aort kavisi damar genişlemesi.. | Open Subtitles | قوس الاورطي تمدد الأوعية الدموية. |
- Evet, doğru. Oldukça büyük bir zaman genişlemesi var demek ki. | Open Subtitles | اذا نحن نتحدث عن تمدد كبير فى الوقت |
Belirli bir darbe izi, kalp krizi, atardamar genişlemesi ya da hematom* yok. | Open Subtitles | -لا أعرف لا توجد صدمة كبيرة ، ولا أزمة قلبيّة ولا تمدّد للأوعية الدموية أو ورم دموي |
Damar genişlemesi vardı. | Open Subtitles | سقطت. كان لديها تمدّد للأوعية الدموية. |
Sözde yüz kızarması tepkisinde kılcal damarların genişlemesi... gözbebeğinin büyüyüp küçülmesi... irisin istemdışı büyümesi. | Open Subtitles | توسع الشرايين يسمى رد خجل تقلّب التلميذِ. توسُّع تلقائي مِنْ عدسة العين. |
Sözde yüz kızarması tepkisinde kıIcal damarların genişlemesi gözbebeğinin büyüyüp küçülmesi irisin istemdışı büyümesi. | Open Subtitles | توسع رفيع لما يسمى برد فعل خجل تذبذب البؤبؤ توسع لا إرادى للقزحية |
Kasabanın oraya kadar genişlemesi zaman alır. | Open Subtitles | ما زال الوقت مبكراً على توسعة المخيم |
Zaman genişlemesi artıyor. | Open Subtitles | التأخير في الوقت يزداد |