"gerçek anlamda" - Translation from Turkish to Arabic

    • حرفياً
        
    • حرفيًا
        
    • بشكل حرفي
        
    • بمعنى الكلمة
        
    • بالمعنى الحرفي
        
    • فعليّاً
        
    • حرفيا
        
    • عَن التردد
        
    Herkesin gerçek anlamda ünlü olabildiği bir dünyada, insanlara ünlü olmak yerine yetenekli olmaları adına ilham vermeyi umuyorum. TED في عالم، حرفياً يمكن فيه لأي شخص أن يصبح مشهوراً، عوضاً عن ذلك آمل أن ألهم الناس ليكونوا موهوبين.
    Yani kafatasının içinden parçalar gerçek anlamda beynine mi uçmuş? Open Subtitles لذا إن الأجزاء من داخل الجمجمة حرفياً طارت الى دماغهِ؟
    "Glütensiz pasta"yı bulmak için popomu yırttım, hem de gerçek anlamda. Open Subtitles لقد وقعت على مؤخرتي، حرفياً لتذكيريك فحسب لأحصل على كعكة الجلاتين
    Evet, ama gördüğün şey ...gerçek anlamda, hayal gücünün bir ürünü olabilir. Open Subtitles أجل، لكن ما رأيته يمكن أن يكون حرفيًا شيء مختلق من خيالك
    Bir damla zehir üretmek için gerçek anlamda yüzlerce örümcek gerekiyor. TED يتطلبنا الأمر حرفيًا مئات العناكب لإنتاج ما يعادل قطرة تعادل بحجمها حجم قطرة المطر.
    Bunun gerçek anlamda hayalini kurdun. Open Subtitles كنتِ تعني حلمت بشكل حرفي حول هذا الموضوع
    gerçek anlamda kendilerine bir kement geçiriyorlardı ve işleri her neydiyse, kalkıp oraya gidiyorlardı. TED إنهم حرفياً يضعون المشنانق لأنفسهم، وبعد ذلك يذهبون إلى وظائفهم، أياً كانت.
    Dalga örüntülerini basınç dalgalarına, havayı sese dönüştürürsek Evren'in bizimle konuşmasını gerçek anlamda duyabiliriz. TED لذلك إذا حولنا أنماط الموجة إلى موجات ضغط و هواء إلى صوت نستطيع حرفياً أن نسمع الكون يتحدث إلينا
    Bu radyasyon ışımasından 12-24 saat içerisinde genomunu yeniden birleştiriyor gerçek anlamda kromozomları darmadağın olmuş olsa bile. TED إنها تعيد تجميع جينومها بعد إنفجار الإشعاع في حوالي 12 إلى 24 ساعة، بعد أن تكون كروموزوماتها حرفياً قد أنفجرت جزئياً.
    Cenneti istedin, seni oraya götürdüm. gerçek anlamda götürdüm. Open Subtitles كما لو تطلبين الجنّة فسآخذكِ إليها، حرفياً
    Çok çalışması ve yeteneği olmasaydı şov gerçek anlamda devam etmeyecekti. Open Subtitles من دون عملها الدؤوب و موهبتها لما نجح العرض حرفياً
    gerçek anlamda son günlere geldik ve o bir yerlerde hindistan cevizi içinde içki içiyor. Open Subtitles نحن حرفياً بنهاية الساعة هنا وهو بمكان ما يشرب الخمر الموضوع في جوز الهند
    Yani gerçek anlamda çukurun dibini boyladım ve kayaya çarptım demek istiyorum. Open Subtitles أعني حرفياً لقد شعرت بأنني أستمتعت أيمـا استماع
    Bu gerçek anlamda bana bir yetişkin gibi davranmak için son şansın olabilir. Open Subtitles قد تكون هذه حرفياً فرصتكِ الأخيرة لمعاملتي كراشدة
    Ama sonra bugün bu adamları izlerken fark ettim gerçek anlamda hiçbir şeyleri kalmamış ama yine de idare ediyorlar. Open Subtitles لكن بعدها كنت أراقب هؤلاء الرفاق اليوم، وهم حرفيًا لم يتبقى لهم شيء، لكنهم يواصلون.
    Demek istediğim, bu GQ dergisi gerçek anlamda bir enstitü. Open Subtitles أعني، فهذه مجلة جي كيو ومايعني حرفيًا أنها معهد
    gerçek anlamda en uzun savaştı ve bu kadar uzun bir savaşı kazanmak için inanman gerekir. Open Subtitles أطول حرب في التاريخ، حرفيًا وللفوز بحرب كهذه عليك أن تؤمن
    Yani ilişkimiz gerçek anlamda savaşla test edildi. Open Subtitles أعني ، علاقتنا أُختبرت للمعارك بشكل حرفي
    Toplanırken düşün öyleyse. Ölüm gerçek anlamda yolda. Open Subtitles حسنٌ، فكّري بينما تحزمين الأغراض، فإن الموت في الطريق بمعنى الكلمة.
    Çünkü nefeslerimiz, aslında hepimizi, gerçek anlamda birbirimize bağlıyor. TED التنفس ، في الحقيقة ، يربطنا جميعا بالمعنى الحرفي للعبارة.
    İğrençlik derecesinde şişman maniküristim gerçek anlamda beni öldürmeye çalışıyor. Open Subtitles مدرّمةُ أظافري البدينة المقرفة تحاولُ قتلي فعليّاً.
    Ben gerçek anlamda treni kaçırdığımı söylemiştim. Bakın, aşağıda ilerliyor. Open Subtitles أنا أعنى حرفيا إننى أفقد قطار الأفكار انه أسفل هناك
    Bobinler havaya yüksek frekansta elektrik yayılımı yapıyor iletimde oluşan kıvılcımlar gerçek anlamda havada uçuşan ses dalgaları yaratıyor ki bu çok inekçe! Open Subtitles حسناً، المُحوّلات تقوم بتوليد ترددات عالية.. حيث يقوم البريق الناتج عَن التردد العالي بخلق موجات صوتية يجعلهاالهواءتطفو.. والتي تبدو ..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more