Ama gerçek mutluluğu aramak tarifi imkansız. ve kesinlikle umutsuz olaylara gebedir. | Open Subtitles | لكن البحث عن السعادة الحقيقية قاد لأحداث ..غير متوقعة |
Bu kutunun içinde gerçek mutluluğu bulacaksın. | Open Subtitles | صندوق السعادة. بداخل هذا الصندوق، ستجدين السعادة الحقيقية. |
Tek başına mutlu olabildiğinde, gerçek mutluluğu bulacaksın. | Open Subtitles | السعادة الحقيقية هي أن تكوني سعيدة لنفسكِ |
Peter Adler gibi birinde gerçek mutluluğu bulacağını göremeyecek karakterde olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | كنت أشك بأن لديكِ المقدرة لإدراك بأن شخص مثل بيتر ادلر هو من تكمن لديه السعادة الحقيقية |
Senin gerçek mutluluğu bulacağın konusunda... hiç şüphem yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي شك في ذهني انك ,لافون هايز سوف تجد السعادة الحقيقية |
Uchiha ve Senju güçlerini elde edebilen kişi gerçek mutluluğu bulabilir. | Open Subtitles | وذلك التفسير الآخر هو أنَّ السعادة الحقيقية يُمكن امتلاكها حينما يمتلكُ المرء قوى الأوتشيها والسينجو |
Şirketler, reklam yoluyla toplumu, mutluluğun maddesel şeylere bağlı olduğuna, gerçek mutluluğu sadece, yıllık, mevsimlik, haftalık kazancımızla her gün alınabilecek yeni şeylerle elde edilebileceğine inandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | الشركات، من خلال الإعلانات، جعلت المجتمع يعتقدون ويستند أن السعادة في الأشياء، ويمكن تحقيق ذلك السعادة الحقيقية فقط |
Marge'la tanışana kadar gerçek mutluluğu hiç tatmadım. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}لم أجد السعادة الحقيقية قط (حتى إلتقيتُ بـ(مارج |
Bu Light'ın benden istediği, bir kadının gerçek mutluluğu. | Open Subtitles | هذا ما يتمناه (لايت) لي ، السعادة الحقيقية للمرأة |
Dördüncü boşanmasının ardından "gerçek mutluluğu" bulduğunda onunla sadece birkaç hafta yatacağına yemin etti. | Open Subtitles | بعد طلاقه الرابع "لقد وجد(فرانك)"السعادة الحقيقية انه يذهب فقط للنوم معها لعدة أسابيع |
gerçek mutluluğu! | Open Subtitles | السعادة الحقيقية |
Sonra Frank, gerçek mutluluğu buldu Lauren'le. | Open Subtitles | ... لكن(فرانك) وجد السعادة الحقيقية (بجانب(لورين |