Görüyorsunuz, Gerçek ve illüzyon arasındaki ayrım bize görünen şeyler ve aslında gerçekte nasıl oldukları arasındaki ayrım. | TED | انظر، إن التفريق بين الحقيقة و الوهم هو التفريق بين كيف تبدوا الأشياء بوعينا و كيف هي في الحقيقة |
Gerçek ve yalanlar arasındaki fark onlara bazen bulanık gözüküyordu. | TED | كان الفرق بين الحقيقة و الكذبة يبدو مبهما لهم . |
turquare@gmail. com Ancak zaman öğretebilir bize neyin Gerçek ve neyin efsane olduğunu. | Open Subtitles | الوقت وحده هو من يستطيع أن يعلمنا ما هو حقيقي وما هو اسطوره |
Bu, çok çok Gerçek ve çok ciddi sonuçlar doğurabilir. | Open Subtitles | إنه أمر جداً، جداً حقيقي و له عواقب حقيقية جداً |
Evren'i inceleyip, bizi öldürebilecek güçlere şöyle bir bakınca asteroid çarpmalarının Gerçek ve vahim olduğu görülür. | Open Subtitles | إذا أردت الإنتقال للكون لتلقي نظرة على القوى التي يمكنها قتلنا ستجد الكويكبات الضاربة حقيقة و مؤذية |
Eminim dürüst, Gerçek ve sensin. | Open Subtitles | أنا متأكد انه صادق وحقيقي انه انتِ |
Saf, Gerçek ve içindeki seni serbest bırak. | Open Subtitles | أطلق العنان لنقاءك، وصدقك وأعماق نفسك |
Sadece insanlara Gerçek ve sahte kahkahalar dinlettik. | TED | عرضنا على الناس ضحكات حقيقية و أخرى مزيفة. |
Gerçek ve sadece benim görebildiğim şeyler arasında korkarken onunla tanıştım. | Open Subtitles | ،عندما كنت خائفة من الحقيقة و الأشياء التي أراها أنا فقط قابلتـهُ |
Doğruluk, Gerçek ve adaletin burada bir yeri yoktu. | Open Subtitles | و لم تكن الحقيقة و الواقع والعدل جزء من هذه الأجندات |
Gerçek ve hayal. Farkı bilmiyorsun. | Open Subtitles | "الحقيقة و الوهم يا " جورج أنت لا تعرف الفرق |
Vermek üzere olduğunuz ifadenin gerçek ...ancak ve ancak gerçek, ve gerçekten başka hiçbir şey olmadığına yemin ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل تقسمين في هذه الشهادة التي أنت علي وشك الادلاء بها أن تقولي الحقيقة الحقيقة الكاملة و لا شيء غير الحقيقة, و ليساعدك الله؟ |
Şurası açık ki, AJ Gerçek ve hayal arasındaki farkı söyleyebiliyor, değil mi? | Open Subtitles | صار الأمر واضحاً، أنا (آي جاي) يفرّق بين الحقيقة و الخيال، صحيح ؟ |
Bu, çok çok Gerçek ve çok ciddi sonuçlar doğurabilir. | Open Subtitles | إنه أمر جداً، جداً حقيقي و له عواقب حقيقية جداً |
Sihir Gerçek ve ihtiyacım olan şey dışında her şeyi düzeltebilir. | Open Subtitles | السحر حقيقي ، ويمكنني إصلاح أي شيء ما عدا ما أحتاجه |
Ben hâlâ bir yaratıcılık alternatifinin yok olmaya bir alternatif olduğunun Gerçek ve doğru olduğu kanısındayım, hatta belki de tek doğru. | TED | لا زلت أعتقد أن بديل الإبداع هو ذاته بديل الموت والاندثار. أمرٌ حقيقي للغاية، وربما الأمر الحقيقي الوحيد. |
Oldukça heyecanlıydım, sadece çok havalı bir şey yaptığımız için değil aynı zamanda Gerçek ve işe yarar bir şey yapma fırsatı da elde etmiştik. | TED | لذا كنت متحمسًا جدًا، لا لأننا نقوم بشيء رائع فحسب، بل لأنه قد تكون لدينا الفرصة حقًا للقيام بشيء حقيقي وجعله نافعًا. |
Evet, ilk özellik, bunun Gerçek ve azaltılamaz olması. | TED | أول خاصية هي أن الوعي حقيقي و يتعذر رفضه |
Oldukça Gerçek ve şu anda burada. | Open Subtitles | أنها حقيقة و موجودة هُنا الأن. |
Bunlar Gerçek ve benim bunu bilme sebebim ise nerede olduğumu bilmemem. | Open Subtitles | هاته حقيقة و أنا على يقين من ذلك ...لأنني لا أعلم أين أنا |
"Sizi dünyaya biz getirmedik ama kalplerimizde size duyduğumuz sevgi çok derin, Gerçek ve sizi biz doğurmuşçasına. | Open Subtitles | "نحن لم نهبك الحياة, ولكن في قلوبنا نعرف أن الحب الذي نستشعره عميق وحقيقي |
- Bu Gerçek ve tehlikeli. | Open Subtitles | - هذا خطر وحقيقي |
Saf, Gerçek ve içindeki seni serbest bırak. | Open Subtitles | أطلق العنان لنقاءك، وصدقك وأعماق نفسك |
yaşadığım dehşetin... Gerçek ve canlı bir dehşet olduğu, o şu anda içimde yaşıyor ve büyüyor. | Open Subtitles | ولكن ما أحاول أن أقوله لك هو أن تلك اللحظة من الرعب. أنها حقيقية و رعب معاش هو العيش معي الأن |