En büyük yanılgılardan biri, bilimin sadece gerçeklerden oluşan bir yığın olduğu. | TED | المفهوم الخاطىء الكبير هو أن العلم مجرد كومة ضخمة قديمة من الحقائق. |
Modern dünya, karmaşık bir yer. Bazen çocukların bazı gerçeklerden korunması gerekir. | Open Subtitles | العالم الآن مُعقد جدًا واحيانًا يجب علينا كتم بعض الحقائق عن الأطفال |
Bu yüzden ben size bu teknoloji ve bu tür araçlar hakkındaki en çekici gerçeklerden birini göstereceğim. | TED | لذا سوف اتركم مع إحدى الحقائق الأكثر إلحاحاً عن هذه التكنولوجيا وهذه الأنواع من المركبات. |
Bakterilerle ilgili şaşırtıcı gerçeklerden biri tümörlerin içinde doğal olarak büyüyebilmeleridir. | TED | أحد الحقائق المدهشة بشأن البكتيريا هي أنها تستطيع أن تنمو بشكل طبيعي داخل أورامنا. |
gerçeklerden mi bahsediyoruz yoksa bambu telgrafı mı bu? | Open Subtitles | هل نناقش حقائق قاسية أو برقية الخيزران ؟ |
Bu yolla, kültürel kimlik gerçeklerden üstün gelmeye başlar. | TED | بهذه الطريقة، الهوية الثقافية تبدأ في تجاوز الحقائق. |
gerçeklerden bahsederken bazı görüşleri dışarıda tutmalıyız. | TED | انه عندما نتحدث عن الحقائق فهنالك آراء خاطئة تفند على الفور |
gerçeklerden emin olmasaydım bunları söylemezdim. | Open Subtitles | إذا لم أكن متأكدا تماما من الحقائق التى ذكرتها لن أقول لك هذا الآن |
Ama senin de bildiğin gibi, Bay Jay Beards hakkında bazı çok açık gerçeklerden başka hiçbir şey bilmediğimi söylemek için yeterli. | Open Subtitles | ولكن يكفى القول بان معرفتى قليلة عن السيد جاى بيرد ويلسون مثلك تماما علاوة على الحقائق الواضحة. |
Burada beni hayatımdan bezdiren... adı koyulmamış bazı gerçeklerden kaçtığım için... zihnen sapkınım. | Open Subtitles | انا متباعد عقليا وبهذا استطيع الهرب من بعض الحقائق الغير مسماة والتى وضعتنى هنا |
Burada beni hayatımdan bezdiren... adı koyulmamış bazı gerçeklerden kaçtığım için... zihnen sapkınım. | Open Subtitles | انا متباعد عقليا وبهذا استطيع الهرب من بعض الحقائق الغير مسماة |
Kanıtlar, gerçeklerden daha önemlidir. | Open Subtitles | في هذا العالم, أحياناً تهم أكثر من الحقائق |
Evren hakkında en güçlü gerçeklerden birini özetleyen bir denklem. | Open Subtitles | إنها المعادلة التي تلخّص إحدى أقوى الحقائق عن الكون. |
Bunu kanıtlamak için sadece benim ve polisin bildiği bazı gerçeklerden söz edeyim. | Open Subtitles | لإثبت أني قتلتهم سأذكر بعض الحقائق التي فقط أنا والشرطة نعرفها |
Gidilmeyebilir ama eğer gidilirse jüri ailesinin duygusallığı sebebiyle gerçeklerden uzaklaşabilir. | Open Subtitles | يجب أن لا تصل، لكن إن وصلت للمحكمة لجنة المحلّفين قد يجعلون عواطفهم تقف في وجه الحقائق |
Bazen çocukların bazı gerçeklerden korunması gerekir. | Open Subtitles | في الغالب علينا أن نحمي الأطفال من بعض الحقائق |
Teoriler hakkında konuşmayalım. gerçeklerden konuşalım. | Open Subtitles | دعنا من التحدث عن النظريات دعنا نتحدث عن الحقائق |
Sadece bütün gerçeklerden emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أكون مضطلعةً وواضحةً بشأن الحقائق |
Bilemeyeceğim, en iyi kavramı gerçeklerden ve sayılardan ilham alır. | Open Subtitles | لا,لا,لا .. الأفضل يبنى على حقائق و أرقام |
Irak'ı kültürel ve psikolojik gerçeklerden bihaber bir şekilde ele geçirdik. | TED | قمنا بغزو العراق بقوات عسكرية لا دراية لها بالحقائق الثقافية والنفسية. |
Sizi daha iyi tanıma fırsatı yakalayabileceğim gerçeklerden bahsedebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تتكلموا بشأن وقائع ستجعلني أتعرف عليكم بشكل أفضل |
Her insan hakları mücadelesinde adil bakış açısını gerçeklerden yıllar sonra görmeyi başarabiliyoruz. | Open Subtitles | في كلّ نِزاعات الحقوق المدنية نحنُ فقط القادرينَ على... تمييز وجهة النظر العادلة بعدَ سنواتٍ من الحادثة |
Artık onları çirkin gerçeklerden korumaya gücümüz yetmez, çünkü çözüm üretmek için onların hayallerine ihtiyacımız var. | TED | لا يمكننا توفير الحماية لأطفالنا من الحقيقة المرة لأننا في حاجة إلى مخيلتهم لابتكار الحلول. |