| Her şeyi tek seferde getirmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لم يكن عليك أن تحضر كل شيء مرة واحده |
| Bana kahve getirmek zorunda değildin. | Open Subtitles | ليس عليك أن تحضر لي القهوة |
| Çiçek de getirmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك أن تحضر لي زهور - |
| Buna değmesi için bir ton bok getirmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | يُجب علينا ان نجلب مبلغ كبير لكييكونالأمريستحقالمُغامرة. |
| Buna değmesi için epey bir bok getirmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | - يُجب علينا ان نجلب مبلغ كبير . لكي يكون الأمر يستحق المُغامرة |
| Her katılımcı bir salak getirmek zorunda... | Open Subtitles | كل رجل طبيعي يحضر معه رجل احمق . |
| Ben, staj yaptığım hukuk bürosu büyük bir parti veriyor ve herkes bir eş getirmek zorunda. | Open Subtitles | اهلاً (بين), شركة القانون التي اتدرب فيها يقيمون حفلة وكل شخص يجب أن يحضر معه مرافق |