Pes etmek zorunda olduğun anlamına gelmez bu. Kılıcını yanında getirmemişsin. | Open Subtitles | لكن هذا لا يعني أن تستسلمي، إنّك لم تحضري سيفك معك. |
Yeterince adam getirmemişsin. | Open Subtitles | أنت لم تحضري رجالاً بمافيه الكفاية |
Buraya sadece Aidan hakkında konuşmak için geldin. Baksana. -Krem peynir bile getirmemişsin. | Open Subtitles | حتى تتحدثي عن (إيدان) لم تحضري حتى الجبن بالقشدة |
Doğru giysilerimi bile getirmemişsin. | Open Subtitles | حتّى أنّكَ لم تحضر الملابس المناسبة |
Yanιnda yeterince adam getirmemişsin. | Open Subtitles | لم تحضر معك مايكفي من الرجال |
Bu sefer bana hediye getirmemişsin. | Open Subtitles | هذه المرة، لم تحضري لي هدية. |
- Çamaşır suyu amonyak veya paspas falan getirmemişsin. | Open Subtitles | لم تحضري بخاخ (لايسول) أو مطهر أو ممسحة أو أي شيء |
Yanında hiç yiyecek getirmemişsin. | Open Subtitles | أنت لم تحضر أي طعام معك ؟ |
Ortağını getirmemişsin. Ofiste bıraktım. | Open Subtitles | تباً انت لم تحضر شريكك |