Adama düzgün yemekler getirmesi için para verdim. | Open Subtitles | أعطيت الرجل بعض النقود ليحضر بعض الطعام الجيد |
Sonra da biz sigaramızı içerken, kahvelerimizi getirmesi için başka birisini gönder. | Open Subtitles | منذُ متى ونحنُ ندخن ،وحتى أرسلنا شخصٌ آخر، ليحضر لنا القهوة. |
Madhavi halkı, yolculuğumda şans getirmesi için bana bu simgeyi verdi. | Open Subtitles | قوم الـ"ميدهافي" اعطوني هذه العملة لجلب الحظ الجيد لي في رحلتي |
Yarın sizi bekleyeceğiz. Eşyalarınızı getirmesi için Hans'ı göndereceğim. | Open Subtitles | نحن سوف نتوقع منكم غدا، سأرسل هانز لجلب أمتعتهم الخاصة بك. |
Çocuğu reşit olduğunda, mutluluk ve refah getirmesi için ona geri getireceğine söz verdi. | TED | وعد بأن يعود عندما يصل الطفل للبلوغ، ليجلب له السعادة والازدهار. |
Ted onu ilk Körfez Savaşı'nda kazandı, ve şans getirmesi için Cleo'ya verdi. | Open Subtitles | حصل عليها تيد في حرب الخليج الأولى و أعطاها إياها لتجلب لها الحظ |
Yakında burada olur. Onu getirmesi için çocuklardan birini yolladım. | Open Subtitles | يجب ان يكون هنا الان انا ارسلت واحد من الصبيه لاحضاره |
Gidip sana kilt getirmesi için Dougal'ın beklemesine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا متفاجئة أن دوغل انتظره ليحضر لك تنورتك |
Gidip sana kilt getirmesi için Dougal'ın beklemesine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا متفاجئة أن دوغل انتظره ليحضر لك تنورتك |
- Sí, teniente. - Bir rahip getirmesi için gönderdim. - Bir ay ya da daha fazla yetecek kadar yiyecek. | Open Subtitles | أرسلته ليحضر كاهن - غذاء يكفي لشهر أو أكثر - |
Hastaneden bana kalbi getirmesi için bir çalışana rüşvet verdim. | Open Subtitles | رشوتُ تقنيّ المختبر ليحضر لي قلباً مِن المستشفى... |
Paramı tek başına bana getirmesi için sekiz dakikası var. | Open Subtitles | لديها فقط ثماني دقائق لجلب أموالي، بمفردها |
Çocukken şans getirmesi için yanımda tavşan ayağı taşırdım. | Open Subtitles | ...عندما كنت طفلاً اعتدت أن أحمل قدم أرنب لجلب الحظ الطيب |
Şans getirmesi için hep üstümde taşıyacağım. | Open Subtitles | طوال وقت وجودي هنا سالبسه لجلب حسن الحظ |
Şimdilik Pantanal, yağmurları getirmesi için gökyüzü nehrini bekliyor. | Open Subtitles | تنتظر "البنتانال" حاليًا نهر السماء ليجلب الأمطار |
Ve Dr Kenneth'i getirmesi için birini yolla. | Open Subtitles | وأرسل أحدهم ليجلب الطبيب كينيث |
Şans getirmesi için onu takmanızı istiyor. | Open Subtitles | تتمنى أن تلبسه ليجلب لك الحظ |
- Korsak, Mandy'nin fotoğraflarını ve bilgisayarını getirmesi için onu eve yolladı. | Open Subtitles | كورساك ارسلها الي البيت لتجلب المزيد من صور ماندي .و كموبيوترها المحمول |
Mekanikerler, Pearl Harbor'da size şans getirmesi için bunu size vermemi istediler. | Open Subtitles | الميكانيكية طلبوا منى إعطائك هذا "لتجلب لك الحظ فى "بيرل هاربور |
Bu yüzden kitabı bana getirmesi için ona güveniyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب أنا أقوم بالاعتماد عليها لاحضاره لي |
Seni eski durumuna getirmesi için babama yalvardım. | Open Subtitles | لقد توسلت إلى أبى لكى يرجعك |
Onu revire getirmesi için bir travma ekibi hazırda bekliyor. | Open Subtitles | لدينا فريق متخصص متأهب لإستقباله في الرعاية الطبية |
Aklındakileri bir araya getirmesi için zaman gerekiyor. Çok karmaşık bir süreçtir ama çok yakında katili öğreneceğimizden emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | لا تزال تجمع الأمور معاً في مخيّلتها إنّها عمليّة معقدة للغاية، |