"gibi yerlere" - Translation from Turkish to Arabic

    • أماكن مثل
        
    • مناطق مثل
        
    Bu 1800'lerin sonunda insanlar Montana gibi yerlere yerleşmeye başladıkları zaman başladı. TED حسناً .. ان الامر بدأ منذ عام 1800 عندما بدأ الناس يقطنون أماكن مثل مونتانا
    Ya hayal ettiğimiz özellikler deveyi Sahra gibi yerlere tamamen uyumlu hâle getirerek aslında kışı atlatmasına yardımcı olmak için evrim geçirtiyorsa? TED ما إذا كانت الميزات التي نتصورها تجعل الجمل يتكيف في أماكن مثل الصحراء، تطورت في الواقع لمساعدته على مواجهة الشتاء؟
    Bangladeş gibi yerlere daha ucuz emek satın almak dışında başka bir nedenle gitmez. Open Subtitles انهم لا يذهبون إلى أماكن مثل بنغلاديش لا لسبب إلا يمكنهم الحصول على العمالة الرخيصة يمكن أن تعمل.
    Böcekler kulak içi gibi yerlere konsantre olmuşlar, buralardaki deriyi delip, yemeklerini emebiliyorlar. Open Subtitles تركز الحشرات على مناطق مثل داخل الأذن حيث يمكنهم ثقب الجلد وامتصاص وجبتهم
    İtalya yada İspanya gibi yerlere uçmak. Open Subtitles السفر إلى عدة مناطق مثل إيطاليا أو إسبانيا
    İşte hayalci olmayan bir gerçek-- Rönesans Almanya'sında dedikleri gibi, şehir sizi özgür kılıyor. Bazı insanlar Şangay gibi yerlere gidiyorlar, fakat çoğu da estetiğin hüküm sürdüğü gecekondu şehirlere gidiyor. TED وهذه هي الحقيقة غير الرومانسية-- وهواء المدينة يجعلك حُراً قالوا في ألمانيا الناهضة. حتى أن بعض الناس يذهبون إلى أماكن مثل شنغهاي، لكن معظمهم يذهبون الى مدن عشوائية حيث يحكم الجمال
    Teşekkürler. Sıradaki performans için hazırlanmamız lazım ve sana bir soru soracağım: Bize gösterdiğin yerler gibi yerlere gidiyorsun ve yanında bir kamera oluyor. Hoş karşılandığını farz ediyorum ama her zaman çok da hoş karşılanmıyorsundur. TED شكرا. و نحن نستعد للعرض التالي، لدي سؤال لك و سؤالي هو: لقد ظهرت في أماكن مثل التي أريتنا لها قبل قليل و أنت تحمل كاميرا و أنا أفترض أنه كان مرحباً بك و لكن بالتأكيد ليس مرحباً بك دائما
    Ailesi onu Paris ve Fransa gibi yerlere tatile götürüdü. Open Subtitles "وكانا والديه يأخذونه في العطلات إلى أماكن مثل (باريس) وفرنسا."
    Irak gibi yerlere kahramanları göndermemeleri lazım. Open Subtitles ليس عليهم أن يرسلوا أبطالاً إلى أماكن مثل (العراق)
    Peru, Kamboçya, Alt Sahra Afrikası gibi yerlere. Open Subtitles (في أماكن مثل (البيرو كمبوديا) أسفل الصحراء الإفريقية)
    Boca Raton ya da Coral Gables gibi yerlere bakın. Open Subtitles (تحققوا من أماكن مثل (بوكا راتون (أو (كورال جايبلز
    Afrika gibi yerlere gidip, bu problemi halledeceğiz bunu başarabiliriz, milyar dolarlarım var,bilirsin da, da, da -- demelerinin riski var mı? işte büyük fikir.Ve daha da karışık bir şey ortaya çıkıyor ve sonunda gerçekten dağınıklık çıkıyor ortaya.Bunun için endişeleniyor musun? TED هل هناك مخاطرة أن نذهب إلى أماكن مثل أفريقيا ونقول, لابد ان نحل تلك المشكلة ونحن نستطيع, و لدي تلك المليارات من الدولارات, و انت تعلم دا دا ...دا هذه هي الفكرة الكبيرة. و هي من النوع الذي يأخذ موقفا معقدا و ينتهي الأمر بجعله أكثر سوءا.
    Buraya bağlanmıştım, bağlanmıştım. (Gülüşmeler) Soğuk su her zaman aklımdaydı, o noktadan sonra kariyerim bu tür haşin, aman vermeyen doğa şartlarına odaklandı. Beni Rusya, Norveç, Alaska, İzlanda, Şili Faroe Adaları gibi yerlere götürdü. TED وجدت ما كنت أبحث عنه. (ضحك) فدومًا ما كانت المياه الباردة تشغل تفكيري، ومن هذه النقطة، أصبحت أركز في مهنتي على هذه البيئات الصعبة والنائية، وأخذت أذهب إلى أماكن مثل روسيا والنرويج وألاسكا وأيسلندا وشيلي وجزر الفارو وكثير من الأماكن فيما بينها.
    Kent, Surrey, Sussex gibi yerlere, Open Subtitles (مناطق مثل ( كينت ) ، ( سورى ) ، ( ساسيكس

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more