"gibime" - Translation from Turkish to Arabic

• وكأنّك
• أشعر أن
• كما لو كنت
• أشعر أننا
• أشعر أنه

Okulda, benden kaçıyormuşsun gibime geldi ve kimseyle aramın kötü olmasını istemem.
أشعر وكأنّك تتجنّبينني في مدخل المدرسة ولا أريد أن تكون لي أيّ مشاكل مع أحدهم

Sanki John un bu işle bir ilgisi olduğunu düşünüyorsun gibime geldi.
يبدو هذا وكأنّك تظن أنّه فعل شيئاً بهذا

Bir şeyleri benim kadar yere düşürmeyen insanlar vardır gibime geliyor.
أشعر أن هناك أشخاص لا يُسقطون الأشياء مثلما أفعل

Bu havaalanı az sonra karışacak gibime geliyor.
لماذا أشعر أن هذا المطار تحول إلى جحيم؟

Zaten uzatmaları oynuyormuşuz gibime geliyor.
أشعر كما لو كنت أعيش فى الوقت الضائع الآن فحسب

Artık yalnız kaldığımız hiç zamanımız yok gibime geliyor.
أشعر أننا لم يعد لدينا الوقت لكى نجلس بمفردنا.

Konuyu o buraya taşıdı, o yüzden burada çözümlense daha iyi olur gibime geldi.
احضرتها إلى موقع العمل، لذا أشعر أنه يجب التعامل مع ذلك هنا.

Beni sen vuracakmışsın gibime geldi de.
لأنّك بدوت وكأنّك سترديني بنفسك

Bunu kendini ikna etmek için söylüyorsun gibime geliyor Harold.
في الواقع، يبدو وكأنّك تحاول إقناع نفسِك بهذا يا (هارولد).

Sanki bana ne yapacağımı söyledin gibime geldi.
وكأنّك تملي عليّ ما أفعل.

Neden bu işin sonunda "ama" denilecekmiş gibime geliyor?
لماذا أشعر أن هناك ثمن لحدوث هذا؟

Elbette öyle bizim geleceğimiz, ama son zamanlarda sohbet biraz tek taraflı gidiyor gibime geldi.
مستقبلنا .. و ولكن أشعر أن المحادثة

Ama o daha çok planlı bir şey gibime geliyor.
أشعر أن ذلك مُفتعل أكثر قليلًا؟

Gururumdan geriye bir şey kalmamış gibime geliyor.
أشعر كما لو كنت قد فقدت كل ذرة من الكرامة... في كياني.

Uzanıyormuşsun gibime geliyor.
كما لو كنت ستصل لشيء

Pek aceleniz varmış gibime gelmedi.
حسناً، لا أشعر أننا بحاجة إلى القيام بأي شيء حيال ذلك

Neden bu kızı öldürmek üzereymişiz gibime geliyor?
لماذا أشعر أننا على وشك قتل هذه الفتاة؟

Bazen vergileri toplama işini benimle konuşmaktan daha çok seviyor gibime geliyor.
فقط طالما أنني لا أشعر أنه يحب أخذ رسوم أكثر مما يحب أن يتحدَّث إلي

Bir sorumluluk daha alırsam batacağım gibime geliyor.
أشعر أنه لو زادت الأعباء واحداً, فسأنجرف تلقائياً إلى قاع الحوض