Batı Virjinya'da annesinin cenazesine giden bir kadınla karşılaşmıştım. | TED | ذهبت إلى امرأة من غرب ڤيرجينيا في طريقها لجنازة أمها. |
Bu Alman karargahına giden bir posta güvercini. | Open Subtitles | هذه حمامة زاجلة في طريقها لمركز القيادة الألماني |
Bir yere giden bir kadıncağız. | Open Subtitles | أصابها في عنقها مجرد امرأه كانت في طريقها لمكان ما |
O ve adamları işimize yaradı ama amaca giden bir araçtılar. | Open Subtitles | هـو و رجاله كـانوا حلفاء مفيدون، لكنهم كانوا وسلية لتحقيق غايتنـا. |
"Sana sadece seni sevdiğimi söylemek istiyorum. " " Newark'tan San Francisco'ya giden bir uçaktayım. " | Open Subtitles | أنا فقط أريد إخبارك بأننى أحبك أنا على طائرة من نيوأرك إلى سان فرانسيسكو |
Yaklaşık 12 yıl önce sabahın erken saatlerinde Ekvator'a giden bir uçaktaydım. | TED | منذ حوالي عشر سنوات كنت على متن طائرة في رحلة طيران مبكرة جدًا متجهة إلى الإكوادور. |
Eğer kötü giden bir şey olursa seninle çalışmaktan memnun olduğumu bilmeni isterim. | Open Subtitles | إن حدث أي مكروه، أريد أن أعبر عن تقديري لمساهمتك. |
Birleşik Devletlere giden bir gemiden gelen bir telgraf. | Open Subtitles | إنها رسالة لا سلكية من باخرة في طريقها للولايات المتحدة |
- Ya da... bazen spor salonuna giden bir bankacı bulunabilir. | Open Subtitles | أو أحياناً المستثمرة المصرفيّة في طريقها إلى صالة الالعاب الرياضية |
Bugün onu, Nottingham'e giden bir kadından aldık. | Open Subtitles | . أخذناه من إمرأة في طريقها إلى (نوتنغهام) اليوم |
- Ne diyorsun bilmiyor ben. Ben sadece Sylmar'a giden bir yolcu. | Open Subtitles | لا أدري عمّا تتحدثين، أنا مجرد مسافرة في طريقها إلى (سيلمار). |
Hydra Aydınlanma Merkezine giden bir aracın yolunu kestik. | Open Subtitles | لقد اعترضنا حافلة في طريقها إلى مركز التنوير الخاص ب (هايدرا ) |
Aynı giyotine giden bir kadın gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | -تبدين كامرأة في طريقها لمقصلة . |
O ve adamları işimize yaradı ama amaca giden bir araçtılar. | Open Subtitles | هـو و رجاله كـانوا حلفاء مفيدون، لكنهم كانوا وسلية لتحقيق غايتنـا. |
Bu ağırlıktaki ve bu hızda giden bir uçak olası iniş noktalarından ancak şuna... | Open Subtitles | طائرة من هذا الوزن، المبحرة في تلك السرعة، تعطي الممكن موقع الهبوط من... |
Sidney'den Los Angeles'a giden bir uçaktaydık. | Open Subtitles | كنا على متن طائرة من (سيدني) إلى (لوس أنجلوس) |
O zaman neden şu an İngiltere'ye giden bir uçakta değilsin? | Open Subtitles | إذاً لماذا لست على متن طائرة الى بريطانيا الآن؟ |
Şu an Boston'a giden bir uçakta. | Open Subtitles | انه على متن طائرة لبوسطن بينما نحن نتحدث |
Ters giden bir şey olursa, ...polisin saldırı için hazırda bekleyen hava filosu emrimde. | Open Subtitles | إذا حدث أي خطب لدي أسطول من الطائرات الهوائية مستعد للهجوم |
Yanlış giden bir şey olursa peşine düşecekleri ilk kişi sensin. | Open Subtitles | لو حدث أي شيء خاطئ، أنت أول من سيسعون خلفه |