Perşembe günü gitmen için hazır olup olmadığını değerlendireceğiz. | Open Subtitles | لنرى ما إذا كنت مستعداً للمغادرة بحلول يوم الخميس |
Bunu gitmen için kibar bir uyarı olarak almak istersin belki. | Open Subtitles | ربما عليك أن تأخذها كدعوة مؤدبة للمغادرة |
Sana gitmen için her şansı verdim. Sana yalvardım. | Open Subtitles | أعطيتك كل الفرص للرحيل حتى أنني توسلت إليك |
Sanki sahile gitmen için üstüne para vermişler gibi bir şey, değil mi? | Open Subtitles | تقريباً كانه يدفع لك من أجل الذهاب إلى الشاطىء |
O zaman, gitmen için bir neden kalmadı. | Open Subtitles | أظن أنه ليس هناك ما يدعوك للذهاب |
Hawaii'ye gitmen için gereken bütün ayarlamaları yaptım. | Open Subtitles | عملت كل الترتيبات لك للذهاب إلى هاواي |
Sana gitmen için bir fırsat veriyorum. | Open Subtitles | أنا أعرض عليك فرصة للمغادرة |
Pekâlâ gitmen için sana son bir şans tanıyorum. | Open Subtitles | سوف أعطيك فرصة أخيرة للمغادرة |
- gitmen için bir sebep yok ki. | Open Subtitles | ليس هناك سبب لك للمغادرة |
Sana gitmen için her şansı verdim. Sana yalvardım. | Open Subtitles | أعطيتك كل الفرص للرحيل حتى أنني توسلت إليك |
Doktora gitmen için izin verirler, yemek yapman için değil! | Open Subtitles | ربما يدعونك تمُرِّين من أجل الذهاب للطبيب ولكن ليس من أجل الطهي! |
Doktora gitmen için izin verirler, yemek yapman için değil! | Open Subtitles | ربما يدعونك تمُرِّين من أجل الذهاب للطبيب ولكن ليس من أجل الطهي! |
O zaman, gitmen için bir neden kalmadı. | Open Subtitles | أظن أنه ليس هناك ما يدعوك للذهاب |
Juliette Barnes'la tura gitmen için rüşvet olamasın? | Open Subtitles | أليست رشوة لك للذهاب في جولة [ جولييت بارنز ] ؟ |