| Alpaca smokinimi giymek için mükemmel bir fırsat | Open Subtitles | إنها مناسبة ممتازة لارتداء بدلتي الجديدة. |
| Tayt giymek için yaş sınırı konması gerek. | Open Subtitles | يجب أن يكون عمر محدد لارتداء المبلاس الضيقة |
| yiyemem. düğünde giymek için bir şey bulmalıyım . | Open Subtitles | لا أستطيع الأكل الآن، عليّ أن أعثر على شيء لأرتديه لحفل الزفاف. |
| Sen Cadılar-ezik-bayramında kostüm giymek için fazla büyük değilmisin? | Open Subtitles | ألستِ كبيرة كفاية على إرتداء أزياء عيد القديسين اللئيم ؟ |
| Sizce kapüşonlu kazak giymek için biraz yaşınız ileri değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقد انه أنت كبيراً على ارتداء الكنزة ؟ |
| Kuşlar bugünün süet ayakkabı giymek için kötü bir gün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | شيء ما يقول لي أن هذا اليوم كان سيئا لارتداء حذاء سويدي ضيق |
| Senin için yahut bu rozeti giymek için uygun biri değilim. | Open Subtitles | أنا لست كفؤا لكِ أو كفؤا لارتداء هذه الشارة. |
| Kendi tenini tekrar giymek için 12 saat içinde buraya dönmelisin. | Open Subtitles | يجب ان تعودي الى هنا في غضون 12 ساعة لارتداء الجلد الخاص بك، |
| Ben de yeni kıyafetimi giymek için bir mazeret arıyordum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أبحث عن حجّة مقنعة لارتداء فستاني الجديد. |
| Tanrım...bu elbiseyi giymek için ben yedi senedir bekliyorum. | Open Subtitles | يا الهي.. كنت انتظر سبع سنوات لارتداء هذا الزي |
| Böyle bir dünyada, pembe çoraplar yerine siyah çoraplar giymek için, donut yerine mısır gevreği yemek için, kırsaldansa şehir içinde yaşamak için, Lolita yerine Betty'yle evlenmek için en çok nedenimiz olurdu. | TED | في عالم كهذا، سوف نملك سببًا أقوى لارتداء الجوارب السوداء بدلًا عن الوردية، لأكل الحبوب بدلًا عن الكعك المحلى، للعيش في المدينة بدلًا من الريف، للزواج من بيتي بدلًا عن لوليتا. |
| Bu akşamki restoran açılışında giymek için bir şey bakıyordum. | Open Subtitles | أحاول أن أعثر على شيء لأرتديه لافتتاحية المطعم الليلة |
| Ki damat payetli kuşak giymek için ısrar ediyorken bu çok zor olacak. | Open Subtitles | الذي سيكون صعب عندما يصر العريس على إرتداء حزام مطرز |
| Bu ceketi giymek için biraz sıcak değil mi? | Open Subtitles | إنه طقس دافيء على ارتداء هذا المعّطف، صحيح؟ |
| Aslında hızlı giyinmeler için. Bir elbiseyi çıkarıp diğerini giymek için. | Open Subtitles | في الواقع, هذا لأجل الغيارات السريعة لإنتزاع طقم ملابس و إرتداء آخر |
| giymek için çok şapka var. | Open Subtitles | هناك الكثير من القبعات لترتديها. |
| Açılış töreninde giymek için özel bir şeyler istiyorum. | Open Subtitles | سأحتاج لشيء مميز لارتدائه في خطبة الافتتاح |
| Kovboy çizmesi giymek için kovboy olmaya gerek yok. | Open Subtitles | لايجب عليك ان تكون راعي بقر لتلبس أحذية راعي البقر. |
| Bence giymek için güzel bir gömlek. | Open Subtitles | أعتقد إنه بشكل مثالي القميص الجيد لتلبسه |
| Bayıldım. giymek için sabırsızlanıyorum - Tamam. | Open Subtitles | لقد أحببته, لا أطيق الأنتظار لكي أرتديه |
| Yani bu paltoyu giymek için neden bu kadar ısrar ediyorsun? | Open Subtitles | أعني لماذا تصرّين على لبس هذا المعطف ؟ |
| Ama hâlâ giymek için bir çift ayakkabım var. | Open Subtitles | لكن مازال لدي أحذية أخرى لأرتديها. |
| Sonra çantama baktım ve giymek için bir şey bulamadım. | TED | وبعد أن بحثت في حقيبتي لم أجد شيئًا مناسبًا لألبسه. |