Geç kalmadığımı biliyorum, çünkü kapıya yaklaşırken guguklu saatin sesini duydum. | Open Subtitles | أعرف أني لم أتأخر لأني سمعت صوت ساعة الوقواق حين وصلت للباب |
Oturma odamda diğer dört saat falan yok. Sadece guguklu saatim var. | Open Subtitles | لا توجد أربع ساعات أخرى في غرفة الجلوس، فقط ساعة الوقواق |
Ama gitmeden önce oturma odandaki o güzel guguklu saati nereden aldığını bana söyler misin? | Open Subtitles | لكن قبل أن تذهبين أيمكنكِ إخباري من أين حصلتِ على ساعة الوقواق الجميلة تلك في صالتكِ؟ |
Sonra da bana şu guguklu saatlerden bulun, tam şu köşeye. | Open Subtitles | وبعدها, أريدكم أن تحضروا لي ساعة الوقواق لأضعها في الزاوية |
Yani bizi bir pusudan kurtarmak, ucuz bir motel guguklu saatinin yeteneğine kaldı. | Open Subtitles | إذاً دخولنا إلى كمين أو لا يعتمد على جودة صنع ساعة وقواق مقلدة في فندق. |
Dünyanın en kötü guguklu saatine göre iki. | Open Subtitles | وفقًا لأسوأ ساعة وقواق بالعالم إنها الثانية |
Okulu, kilisesi, kafede kahvesini içen insanı dükkanında guguklu saat tamiri yapan ihtiyarı. | Open Subtitles | المدارس , الكنائس, الناس في المقاهي وهم يشربون قهوتهم كبار السن في المحلات وهم يقومون بترقيع ساعات الوقواق الخاص بهم |
5 atış hakkın olan haşmetli guguklu saat. | Open Subtitles | ساعة الوقواق المخيفة فى الخامسة |
Bıraktığı borçlardan başka büyükbabamdan bana kalan tek şey o guguklu saatti. | Open Subtitles | ماعدا الشي الوحيد( السوكليس) لقد اعطاني جدي ساعة الوقواق عندما مر علي |
Tabii guguklu saati saymazsanız. | Open Subtitles | إلا إذا حسبت ساعة الوقواق |
- Hayır. guguklu saati saymıyorum. | Open Subtitles | لا، لا، لا بخلاف ساعة الوقواق |
Eğlenmek için guguklu saat tamir ediyor. | Open Subtitles | إنه يصلح ساعات الوقواق كهواية |
guguklu saat. Görüşürüz, Holly! | Open Subtitles | ساعة الوقواق إلى اللقاء يا (هولي) |
- guguklu saatler. | Open Subtitles | -ساعات الوقواق. |
guguklu saat. Bayat cips. | Open Subtitles | ساعة الوقواق |
Bir guguklu saat. | Open Subtitles | إنّها ساعة وقواق. |
Bay Spock guguklu kuşu. | Open Subtitles | (ساعة وقواق السيد (سبوك |