| Elimden geldiği sürece ülkeme hizmet etmekten gurur duyarım. Efendim. | Open Subtitles | انا فخور بان اخدم بلادي باي مكان كان , سيدي |
| İçlerinden biri büyüyünce Teğmen Wilt gibi biri olursa inanın çok gurur duyarım. | Open Subtitles | أذا كبرت أي واحده فيهم لتصبح مثل حالمة الرايه ولت سأكون أب فخور |
| Gruba katılmaktan gurur duyarım, Mildred. | Open Subtitles | أود انا فخور بالانضمام لهذه المجموعة,يا ميلدرد |
| Siz ikinizin çocuğum olmasından gurur duyarım. | Open Subtitles | سأكون فخوره لو كان لي ابناء مثلكم |
| Gerçi öyle bile olsa onunla gurur duyarım... | Open Subtitles | ولكن إذا كان كذلك سأكون فخورا به |
| Bu uğurda yumruk yemekten gurur duyarım ve memnuniyetle bir tane daha yerim. | Open Subtitles | أفتخر بتلقّي لكمة ويسعدني تلقّي واحدة أخرى |
| Ama 10 uzun yıldan sonra sonunda kendimizi o noktadan kurtardığımızı belirtmekten gurur duyarım. | Open Subtitles | لكن يشرفني الإعلان أنه بعد عشر سنوات صعاب أخيراً شققنا طريقنا ثانيةً إلى الصدارة |
| Diğer çocuğu onun sizi yaraladığından... daha kötü ya da daha beter yaralarsanız... işinizi yaparsınız ben de sizinle gurur duyarım. | Open Subtitles | فقد قمت بعملك، وسأكون فخوراً بك انظر كم هو جيد مع اولئك الأولاد اعجبك هذا، اليس كذلك؟ |
| Sen benim büyük dostumsun ve yolculuğunu seninle paylaşmaktan gurur duyarım. | Open Subtitles | أنت أخّي الهالك، وأنا فخور بمشاركتك رحلتك. |
| Çok güzelsin. Sana kız arkadaşım demekten gurur duyarım. | Open Subtitles | انت جميلة انا فخور ان اقول عنكِ انك صديقتي |
| Sizlere kişisel bilgisayarların geleceğini sunmaktan gurur duyarım. | Open Subtitles | أنا فخور بأن أقدم لكم وللعالم مستقبل الكمبيوتر المنزلي |
| Emriniz altında hizmet etmekten gurur duyarım Başkan. | Open Subtitles | أنا فخور بخدمتي في ظل قيادتك سيدي الرئيس |
| Diğer iki kız kardeşinin uyumlu çiftler bulduğunu söylemekten gurur duyarım. | Open Subtitles | أنا فخور بقول أنّ أخواتها الإثنتين قامتا بزيجات ممتازة. |
| İlk numaramın başarıyla patladığını bildirmekten gurur duyarım. | Open Subtitles | أنا فخور جداً لأعلن بأن حيلتي الأولى أنفجرت بنجاح. |
| Uçkuruma düşkünüm, gücümle gurur duyarım ama bir gün bile hapis yatmadım. | Open Subtitles | أنا فخور بسلطتي على المرأة , ولم أسجن قط. |
| Ben de son derece ailemden gurur duyarım. | Open Subtitles | أنا فخور جداً بأصلي كثيراً لهذا السبب أنا هنا |
| ve bu sefer, belirtmekten gurur duyarım ki mavi abur cubur çantasını getirdim... arabaya kadar. | Open Subtitles | وفي هذه اللحظه، أنا فخوره لأقول أني أخيراً تذكرت ... أن أحضر حقيبة الوجبات الخفيفه الزرقاء إلى داخل السياره |
| Oscar, seninle çıkmaktan gurur duyarım. | Open Subtitles | هو؟ سأكون فخورا بمواعدتي لك يا (أوسكار). |
| Yenmez şeyleri yenebilir yapmakla gurur duyarım. | Open Subtitles | أني أفتخر بنفسي لجعلي ماهو غير قابل للأكل قابل للأكل |
| Sizlere sinirbilimi araştırmaları ve tedavi merkezlerinin yöneticisini tanıtmaktan gurur duyarım. | Open Subtitles | يشرفني هذه الليلة أن أقدم لكم رئيسة, مركز أبحاث و علاج علم الأعصاب, |
| Will, senatör başkanlık için aday olmak istiyorsa onun için çalışmak ve onu desteklemekten gurur duyarım. | Open Subtitles | ويل، أنا كنت فخوراً جدّاً بعملي ضمن موظفي السيناتور وسأكون فخوراً بالعمل معه ودعمه إذا أراد أن يترشّح للرئاسة |
| - Hanımefendiliğimle gurur duyarım. | Open Subtitles | أعتبر نفسي سيدة وأفتخر بذلك |
| Üstün işeme kontrolümden dolayı kendimle gurur duyarım. | Open Subtitles | أفخر بنفسي على قدرتي الفائقه في التحكم بالمثانه |
| Önemsediğin bir şeyin peşinden gitmek için yeterince cesur olman gerçeğinden gurur duyarım. | Open Subtitles | سأكون فخوراً حيال حقيقة أنك كنت شجاعاً بما يكفي لتسعي خلف شئ يهمك |
| Bence Nan King'in arkadaşı olmaktan çok gurur duyarım. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأكون فخورة بكوني صديقة لـ نان كينق |