"hücresindeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • زنزانة
        
    • في زنزانته
        
    • المحكوم
        
    • سجينا
        
    • في خلية
        
    Grady'nin hücresindeki kayıt cihazından bir şey çıktı mı? Open Subtitles هل وجدت شيئا على جهاز التسجيل من زنزانة غريدي ؟
    hücresindeki çizimlere benziyor. Sanırım yaklaştık. Open Subtitles مثل الرسوم التي في زنزانة (أوكسلي) هذا يعني أننا نقترب
    Chanarong'un hücresindeki kamera hâlâ kapalı mı? Open Subtitles ) هل ما تزال كاميرات المراقبة في زنزانة(تشنرونج)تعمل؟
    hücresindeki bu telefondan Bourdin yüzlerce ödemeli arama yaptı. Open Subtitles من هذا الهاتف في زنزانته قام "بوردين" بمئات المكالمات
    Texas'a gittim ve ölüm hücresindeki Küçük GQ'yu ziyaret ettim. TED ذهبت إلى تكساس، وزرت جي كيو المحكوم عليه بعقوبة الموت.
    Çok az olan eşyalarını da komşu hücresindeki Joe Crandall'a bırakmış ve cesedinin yakılmasını istemiş. Open Subtitles " لقد أوصى سجينا آخر هو " جوى كراندال بحرق جسمانه
    Burada gördüğün şey virüsün sağlıklı bir insan hücresindeki reseptörlere girişi. Open Subtitles اذا ما ترينه هنا يحاول الإلتحام بالمستقبلات في خلية بشرية سليمة
    Bunu Dawkins'in hücresindeki eşyalarının arasında bulduk. Open Subtitles -وجدنا هذهِ الأشياء في زنزانة (دوكينز ).
    Süvari'nin hücresindeki koruyucu büyü gibi. Open Subtitles كالتعويذة التي تحمي زنزانة "الفارس".
    hapishane hücresindeki bir adam. Open Subtitles رجل في زنزانة السجن.
    O hapishane hücresindeki yaşlı bir adam sadece. Open Subtitles إنه عجوز في زنزانة
    Branson'ın hücresindeki gardiyan, Şerif Hudson... Open Subtitles (حارس زنزانة (برانسون، (جرايسون)، المأمور (هادسون)،
    Barca'nın hücresindeki kuşlar. Open Subtitles الطيور المتروكة في زنزانة (باركا)...
    -Evet. hücresindeki bıraktığı incil yerine aldı. Open Subtitles -استبدل الذي كان في زنزانته .
    Kaybedecek bir şeyi olmayan ölüm hücresindeki tutuklularla mı? Open Subtitles تقصدين المحكوم عليهم بالإعدام الذين لا شيء لهم ليخسروه؟
    Dağa tırmandığınızı hissettiren veya ölüm hücresindeki bir mahkûma arkadaşlık ettiğinizi hissettiren fantastik bir hikâyeden aldığınız iyi hissetme faktöründen öte bir şey yoktur. TED لا يوجد شيئًا مثل عامل الشعور الطيب الذي تحصلون عليه من سماع قصة رائعة حيثُ تشعرون وكأنكم تتسلقون الجبل، صحيح، أو أنكم صادقتم ذلك السجين المحكوم عليه بالإعدام.
    Çok az olan eşyalarını da komşu hücresindeki Joe Crandall'a bırakmış ve cesedinin yakılmasını istemiş. Open Subtitles " لقد أوصى سجينا آخر هو " جوى كراندال بحرق جسمانه
    Bobby'nin hücresindeki paketten yayıldı, değil mi? Open Subtitles جاء من تلك الرزمة في خلية بوبي، أليس كذلك؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more