Tıpkı ağaçların hareket ettiğini gördüğümde, ağaçların hışırtı sesi çıkardığını hayal etmem gibi. | TED | بنفس الطريقة عندما أرى شجرة تتحرك، عندها أتخيل أن الشجرة تصدر صوت الحفيف. |
hışırtı olgunlaşmış demektir. Olgun özsuyunun etrafında hışırdıyor, haa? | Open Subtitles | ,الحفيف يعني أنها طازجة إنه العصير الطازج يحف في داخلها |
Bazen duvardan hışırtı sesleri duyuyordum. | Open Subtitles | كان يخيل لي بعض الأحيان أنني أسمع صوتاً يشبه الحفيف في الجدران |
Birden ağaçtaki bir hışırtı, dallara bakmamı sağladı. | Open Subtitles | خشخشة في الشجرة جعلتني أنظر للأغصان في الأعلى |
Ama rüzgârda sallanan bir dal hışırtı çıkartınca... | Open Subtitles | لكن خشخشة أوراق الأشجار وفروعها... |
- Sabaha karşı bir hışırtı duymuş, domuz geldi diyerekten çekivermiş tüfeği. | Open Subtitles | وعندما سمع حفيف الأشجار قام بإطلاق النار |
Rakununki tırmalama sesiydi. Bu daha çok hışırtı gibi. | Open Subtitles | الراكونات تصدر صوت جرجرة أقدام أكثر منه صوت حفيف |
Bu hışırtı da ne? | Open Subtitles | ماهذا الحفيف الذي أسمعه يا مامي ؟ |
hışırtı her zaman çığlıktan ve koşmadan önce gelir. | Open Subtitles | يأتي الحفيف دائما قبل الصراخ و الهرب. |
Bilmem, şu hışırtı sesini sevmem mi gerekir. | Open Subtitles | لا أعرف ! فصوت الحفيف هذا يقلقني |
Sanırım doğru Katara, hışırtı olgunlaşmış demektir. | Open Subtitles | (أظن أنها على حق , (كاتارا الحفيف يعني أنه طازجة |
Bir hışırtı var. | Open Subtitles | هُناك خشخشة |
(Müzik) (homurtu) (hışırtı) Yukarıda göreceğiniz şey, oranın gerçekten bir açık alana benzediği ve tepe örtüsünde yaşayabilmek için çok sayıda bitki ve hayvanın ortama uyum sağladığıdır. | TED | (موسيقى) (دمدمة) (حفيف) فالذي سوف ترونه فوق هو أنه مثل الجو في حقل مفتوح، وهناك أعداد هائلة من النباتات والحيوانات التي تكيفت ليشقوا طريقهم وحياتهم في المظلة. |
Çalılar arasından bir hışırtı duyuluyor. | TED | ثم نسمع حفيف الأشجار. |