| "Evinin yanındaki Hırdavatçıya git. | Open Subtitles | اذهب إلى متجر المعدات بالقرب من منزلك |
| Hırdavatçıya görüşmeye gittim. | Open Subtitles | حضرت مقابلة متجر المعدات |
| Hırdavatçıya gidip 2 kilo kadar gübre almanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تذهبي لمتجر الأدوات وتشتري كيلوان من السماد |
| Hırdavatçıya gidip çivi almam gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أذهب لمتجر الأدوات لأشتري بعض المسامير |
| Siz de Hırdavatçıya gidiyorsunuz ve sapındaki koyu kırmızı lekelerin barbekü sosu olduğuna ikna etmeye çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | لذلك توجهت إلى متجر لوازم العائلة توضّح سبب وجود البقع الحمراء الداكنة التي تشبه صلصلة الشواء الموجودة على المقبض |
| Tabii ki, baltanın başının kırılması Hırdavatçıya bir ziyaret daha demek. | Open Subtitles | بالطبع انكسار الرأس تعني رحلة أخرى إلى متجر لوازم العائلة |
| Arabanı alıp Hırdavatçıya gittim. Dönüşte küçük bir kaza yaptım. | Open Subtitles | لقد أخذت سيارتك إلى محل الأدوات . المنزلية و قمت بفعل حادث صغير |
| Hırdavatçıya görüşmeye gittim. | Open Subtitles | حضرت مقابلة متجر المعدات |
| Köşedeki Hırdavatçıya gidip eldiven rafını buldum ve hakikaten de sadece sağ elin olduğu açık bir paket vardı. | Open Subtitles | لذا ذهبت إلى الزاوية حيث يوجد متجر المعدات وجدت كومة من القفازات وبالتأكيد... وجدت رزمة مفتوحة وفيها قفازاً واحداً لليد اليمنى |
| Bayan Gray ve ben Hırdavatçıya gidiyoruz gelmek ister misiniz? | Open Subtitles | هل تريد أن تأتي لمتجر الأدوات معنا ؟ |
| Birlikte Hırdavatçıya gidip sayıları Bay Jones'a geri vermeye ne dersin? | Open Subtitles | لماذا لا نذهب لمتجر الأدوات ونعيد هذا الرقم للسيد (جونسون)؟ |
| Hırdavatçıya sizinle gideceğim. | Open Subtitles | سأذهب لمتجر الأدوات معك |
| Jamie, adamlarını iki pano yaptırmak üzere Hırdavatçıya yolla. | Open Subtitles | جيمي، ابعث رجالك إلى محل الأدوات لبناء لوحتين إرشاديتين. |