Bu kadar hızlı değil. Ama bir deneme uygulayıp hataları işleyebilirler ve bu da onları yaklaştırır. | Open Subtitles | ليس بسرعة, لكن يمكنهم إستخدام طريقة التجربة وهذا قد يجعلهم يقتربوا |
Seni uçurmalıdır, ama çok fazla ve çok hızlı değil. | Open Subtitles | يجب أن يرفعك عالياً لكن ليس بسرعة مفرطة ولا بعلو مفرط |
Uzun lafın kısası, sağlık hizmeti değişiyor olabilir, ancak bu değişim kesinlikle yeterli değil ve yeterince hızlı değil. | TED | خلاصة القول، الرعاية الصحية قد تتغير ولكن ليس بما يكفي أو ليس بالسرعة الكافية. |
Fakat günümüzdeki en iyi dizayn yeterince rastgele değil, hızlı değil veya tekrarlanabilir değil. | TED | لكن أغلب التصاميم اليوم إما أنها ليست عشوائية بشكل كاف، أو ليست سريعة بشكل كاف، أو ليست سهلة التكرار. |
Çok hızlısın evlat. Ama yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | هذا سريع للغاية يا فتى، ولكن ليس سريع بما يكفي |
- 7 dakika. Yeterince hızlı değil. Eve 5 dakikada girip çıkıyor. | Open Subtitles | هذا ليس سريعاً كفاية، يدخل المنزل ويخرج منه خلال 5 دقائق |
Pek hızlı değil kaptan. Çocuklardan bazıları çaylak henüz. | Open Subtitles | ليس سريعا جدا يا كابتن بعض أفراد طاقمى لا يزالوا مبتدئين |
O kadar hızlı değil, dostum. Daha kadınımla dans etmedim. | Open Subtitles | لا تسرع كثيراً يا صاح لم أرقص مع حبيبتي بعد |
hızlı değil ama tatlıdır ve günlerce gidebilir. | Open Subtitles | إنها ليست سريعه ولكن يُمكنها أن تسير لعدة أيام |
Seni uçurmalıdır, ama çok fazla ve çok hızlı değil. | Open Subtitles | يجب أن يرفعك عالياً لكن ليس بسرعة مفرطة ولا بعلو مفرط |
O kadar hızlı değil. Bu tarafa. İyi! | Open Subtitles | ليس بسرعة كبيرة , بهذة الطريقة رائع |
Gidelim tabii. Çok hızlı değil ama. | Open Subtitles | بالطبع فلنذهب لكن ليس بسرعة كبيرة |
Kadınlar dünyada ilerlemeye devam ediyor. Yeterince hızlı değil ama ilerliyoruz. | TED | يواصل النساء التقدم في العالم، ليس بالسرعة الكافية ولكننا نتقدم. |
İnsan ırkı olağanüstü bir şeye dönüşüyor fakat yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | التسابق البشري يتطور ويتحول الى شيئا بديع ورائع ولكن ليس بالسرعة المطلوبة. |
Çölde dolaşan böcekleri yakalamak için yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | وهي ليست سريعة كفاية لتمسك بخنافس الصحراء |
hızlı değil, ama bana Tanrı'nın yaratılmasından zevk almak için daha fazla zaman tanıyor. | Open Subtitles | ليست سريعة ولكنها تمنحني وقتاً كافياً لتأمل خلق الله |
Zehir etkisini hızlı gösteriyor, ...ama çokta hızlı değil. | Open Subtitles | انتشار السمّ سريع لكن ليس سريع للغاية |
Elimizdeki yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | ما لدينا ليس سريع كفاية, |
hızlı değil ama bir amacı olduğu belli. | Open Subtitles | ليس سريعاً لكنها تبدوا مليئة بالأهداف |
Benim için yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | ليس سريعا بما يكفي بالنسبة لي. |
İyi olur. Ama çok hızlı değil ha. (Polis telsizi) | Open Subtitles | أقدر ذلك لكن لا تسرع كثيراَ لا أستطيع الجزم لكني أشك أنها قتلت هنا فالجثة تبدوا منقولة |
Bunu görme şansı için, ışık hızı bile yeterince hızlı değil! | Open Subtitles | من أجل فرصة لرؤية هذا , سرعة الضوء ! ليست سريعه بما فيه الكفايه |
Öyle hızlı değil. yavaşça. | Open Subtitles | ليس بسرعه جدا تمهل |
Benim için yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | إنه ليس سريعًا بما يكفي لي هيا يا (كارن).. |
Kurşun kadar hızlı değil ama gitmek istediğin yere seni çabukça götürecektir. | Open Subtitles | ليست بسرعة الرصاص، لكنها ستوصلك هناك بسرعة. |
O kadar hızlı değil. O benim... oğlum. | Open Subtitles | انت لست سريعا , انه ولدى |
- Oh, işe yaramayacağını söylemiştim size. - Bence yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | أوه، أنها لن تطير أنا لا أعتقد إنه سريع بما فيه الكفاية |