Ve bu olayı hızlı ve tatminkar bir sonuca getirmeyi umuyoruz. | Open Subtitles | و نأمل ، ان يُنفذ الأمر بشكل سريع و مُرضي. |
Orada ne oldu bilmiyorum. Genelde hızlı ve komiğimdir. | Open Subtitles | لا ادري ما الذي حدث أنا في الغالب سريع و ظريف |
Londra bu yükselişin yayılmadan hızlı ve çabuk bir şekilde durdurulmasını istiyor. | Open Subtitles | لندن تريد أن تخمد التمرد بسرعة و قوة , قبل أن ينتشر |
İnternet ve oluşturduğu yeni medya işlerin daha hızlı ve ucuz olması hususunda çok etkili olduğu doğru. | TED | صحيح أن الإنترنت و الإعلام الجديد مفيد للغاية لجعل الأمور أسرع و أرخص. |
hızlı ve sıkı çalışır. | Open Subtitles | لا انها بنت جيدة سريعة و مجدة في العمل أيضاً |
İkinci grafiğe baktığınızda ise, Çin ve Hindistan'ın ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde geri döndüğünü görebilirsiniz. | TED | و إذا نظرتم إلى الرسم البياني الثاني سترون مدى السرعة و القوة التي تعود بها الصين و الهند |
- Tıpkı yara bandını çekmek gibi. hızlı ve acısız, seyret. | Open Subtitles | أنه لحل ممتاز و سريع لهذه المشكلة ، أنظري ماذا سأفعل |
Ama biz bu karmaşalardan ikisi için hızlı ve etkili çözüm bulabildik. | TED | لكننا كنا قادرين على إيجاد حلول فعالة وسريعة للغاية لاثنين من المشاكل. |
İnsancıl, hızlı ve acısız bir ölüm için | Open Subtitles | عندها سيكون هذا انساني و سريع و بلا ألم يرحل |
Aynen söylediğin gibi saklandıkları yerlerden çıkıp hızlı ve heyecanlı bir ceza ile karşılanıyorlar. | Open Subtitles | أعضاء الرتل الخامس يخرجون من مخابئهم كما توقّعتِ و هم يُقابلون بعقابٍ سريع و شديد |
hızlı ve etkili. Başka türlü olamazdı. | Open Subtitles | سريع و قوى لا تفعلها بطريقة أخرى, أيها الولد الازرق |
{\ i1} "bir toparlanma romantizm hızlı ve bir çekim yıldız gibi sıcak yakar" | Open Subtitles | قصة حب تحترق بسرعة و بسخونة مثل نجمة ساطعة |
Ve bu iblis duyu sihirli, hızlı ve sert gelecek. | Open Subtitles | و عندما يشعر المشعوذ بسحرك سيأتي بسرعة و بقوة |
Ama siz bana malların geri kalanını verince. Gayet hızlı ve temiz olacak. Ve de güvenli. | Open Subtitles | عندما تعطيني بقيتها و عندما تصل إلى هناك بسرعة و بأمان |
Bunun için daha farklı bir tekneye ihtiyacım vardı: Daha büyük, daha geniş, daha hızlı ve daha güçlü. | TED | إحتجت إلى مركب مختلف لتنفيذ هذه المهمة: مركب أكبر و أعرض و أسرع و أكثر قوةٍ. |
Fil daha büyük, at daha hızlı ve daha güçlü, kelebek çok daha güzel, sivri sinek çok daha doğurgan. | Open Subtitles | إن الفيل أكبر منا إن الحصان أسرع و أقوى منا إن الفراشة أجمل منا |
Sonrasında radyasyon tehlikesi tehdidi yok. Bu hızlı ve temiz. | Open Subtitles | لا يوجد تهديد إشعاعى هنا إنها ضربة سريعة و نظيفة تماما |
Bana bilmek istediğim şeyi söyle ben de seni hızlı ve acısız bir şekilde öldüreyim. | Open Subtitles | قل لى ما اريد ان اعرفه, سوف اعملها سريعة و من غير الم. |
Bak, "hızlı ve ölü" senin için uygun olabilir, köpek adam, ama ben hep yavaş ve soluk alabilir olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | قد تناسبك السرعة و الموت لكنني أفضل التمهل و البقاء على قيد الحياة |
Hepimiz bir gün öleceğiz. Şanslı birkaçımız için hızlı ve güzel olacak. | Open Subtitles | كلنا سوف نموت يوماً ما سيكون الأمر لطيف و سريع لقليل منا |
Verinin tutarlı olabilmesi için böyle hızlı ve katı bir kural koyduk. | Open Subtitles | لقد آلينا جعلها قاعدة صارمة وسريعة من أجل أنْ تكون البيانات متسقة. |
- Benim için yapabilirsin hızlı ve acısız. | Open Subtitles | لابد أن يكون هناك شيء يمكن أن تعطيني اياة ان ذلك سريع وغير مؤلم. |
Ben, enzimlerin kullanımıyla bugüne kadar tasarladığımız her şeyden daha hızlı ve kararlı bir şekilde atomları hareket ettirebilen ve dizebilen çok gelişmiş bir biyolojik sistem görüyorum. | TED | حسنا، أرى نظامًا حيويًا منظمًا إلى حد كبير، من خلال استخدام الإنزيمات، نستطيع وضع الذرات وتحريكها بسرعة ودقة أكثر أكبر من أي شيء خططناه. |
Benim hızlı ve öfkeliye ihtiyacım var Bayan Daisy'e (deyim) değil. | Open Subtitles | أريد أن تقود بسرعة وقوة ليس القيادة كالأطفال |
Ama beni alaşağı edersen ben de seni daha hızlı ve daha sert alaşağı ederim. | Open Subtitles | و لكن إذا أسقطتني, سأسقطك بضعف سرعتك و ضعف قسوتك. |
Evet. hızlı ve düzensiz. | Open Subtitles | أجل ، إنها سريعه و ليست متناسقه |
-Evet,harika, hızlı ve içtenler. | Open Subtitles | اجل , انهم رائعين للغاية انهم سريعون و صرحاء |
Durum raporları vektörlerin hızlı ve güçlü olduğunu belirtiyordu. | Open Subtitles | المعلومات لدي تشير إلى إنّ حاملي المرض سريعين و أقوياء |
Vücutlarımıza eklenen makinelerin bizi daha güçlü ve daha hızlı ve daha etkili yapacağı bir yaşta başlıyoruz. | TED | نحن على عتبة الزمن الذي ستجعلنا فيه الآلات المتصلة بإجسادنا أقوى و أسرع وأكثر فعالية |