"hızlandırmak" - Translation from Turkish to Arabic

    • لتسريع
        
    • تسريع
        
    • تعجيل
        
    • التعجيل
        
    • الإسراع
        
    • بتسريع
        
    • نسرع
        
    • بالإسراع
        
    • بسقوطهم
        
    Az önce süreci hızlandırmak için biraz oktokoral diterpenoid'le besledim ve... Open Subtitles حسنا، أنا فقط أطعمتهم بعض ديتيربينويد أوكتوكورال لتسريع العملية، و أوه
    Bu süreci hızlandırmak için yapabileceğimiz bir şey yok mu? Open Subtitles هل هناك أي شيء يمكننا القيام به لتسريع هذا الأمر؟
    Sürdürülebilir yapı ve imar uygulamalarının benimsenmesini hızlandırmak istiyoruz. TED نريدُ تسريع إعتماد ممارسات التنمية والبناء المستديم.
    Bu durumda kefalet duruşmasını hızlandırmak için bir yargıca başvurmam gerekiyor. Open Subtitles إلى جانبَ غيرُ مُسجلين أخرين في ثالثة مساءاً لذلكَ أنا بحاجةُ إلى الاقترابَ من القاضي حولَ تسريع جلسة الاستماع لكفالته
    Zamanı hızlandırmak istemiyoruz, geri çevirmek istiyoruz. Open Subtitles إننا لا نريد تعجيل الوقت، ولكن نريد إرجاعه
    En iyi an bu. Bunu hızlandırmak istemeyiz. Open Subtitles هذه أفضل لحظة، والآن لا نود التعجيل في هذا
    Bir mahlasın arkasından, Amerikan imparatorluğunun çöküşünü hızlandırmak daha zor olmayacak mı? Open Subtitles ألن يكون أكثر صعوبةً الإسراع بهلاك الإمبريالية الأمريكية من خلف إسم مستعار ؟
    Affedersiniz, rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın şu işi hızlandırmak için bir bardak su getireyim mi? Open Subtitles عذراً،أسفٌ على إزعاجك،هل أجلب لك كأساً من الماء لتقوم بتسريع عملك؟
    Biraz sabırsızdık, bu yüzden işleri biraz hızlandırmak istedik. TED لكننا كنا عديمي الصبر لذا أردنا أن نسرع الأمور قليلا.
    Çürümeyi hızlandırmak için cesedi lale bahçesinde eksanguinatladıktan sonra onu plastik sargıyla kapattım. Open Subtitles عبئته بلاستيكياً بعدما قُمت بوضع جُثته في حديقة نبات الخزامى لتسريع مُعدل التحلل
    Bu yüzden bir buçuk yıl önce, David, ben, ve bir diğer araştırma görevlisi ile birlikte ilerlemeyi hızlandırmak ve bir an önce ürün çıkarabilmek için bir şirket kurduk. TED لذلك منذ سنة ونصف، أنا و ديفيد، مع باحث آخر، قمنا بتأسيس شركة لتسريع وتيرة التقدم و السباق لتصنيع المنتج.
    Mühendisler ve bilim insanları bu doğal süreci hızlandırmak için paha biçilmez bir iş çıkarıyor olsalar da pek yeterli olmuyor. TED وبالرغم من عمل المهندسين والعلماء النفيس لتسريع هذه العمليات الطبيعية، إلا أن هذا ببساطة ليس كافيًا.
    İnsanlar genetik çalışmalara rekor sayıda katkıda bulunuyor. Bilim insanları ilerlemeyi hızlandırmak için birbiriyle data paylaşımında bulunuyorlar. TED يساهم الناس في الدراسات الجينية بأعداد قياسية، والعلماء حول العالم يشاركون البيانات مع بعضهم البعض لتسريع التقدم.
    İşbirliği gerektiren bir zorluk ki bu nedenle araştırma faaliyetlerini hızlandırmak için açık bir toplum yaratıyoruz. TED إنه تحدي بحاجة إلى التعاون، وهو السبب في أننا نعمل على خلق مجتمع مفتوح لتسريع النشاطات البحثية.
    Geri kalmak istemeyen Amerikan Başkanı Eisenhower, donanmaya, kendi projelerini hızlandırmak ve en kısa sürede uzaya bir uydu göndermek için talimat verdi. TED ولم يكن التأخر مطلوبا أمر الرئيس ايزنهاور البحرية لتسريع مشروعها وإطلاق القمر الصناعي في أقرب وقت ممكن.
    Tekrarlıyorum, yapılabilir ama süreci hızlandırmak ücreti arttırır. Open Subtitles مجددا، يمكن ذلك لكن تسريع العملية سيزيد التكلفة
    Irv'in yargı sürecini hızlandırmak... sistemi daha verimli... daha adaletli hale getirmek için... fikirleri var. Open Subtitles إيرف لديه بعض الأفكار الرائعة كيف تسريع العملية جعل النظام أكثر كفاءةً
    Belki de ne aradığımızı bilirsem ben de işleri hızlandırmak için yardım edebilirim. Open Subtitles ربما لو كنت أعرف ما كنا نبحث عن، ما يمكن أن أقوله، مثل، كما تعلمون، تساعد على تسريع هذه العملية.
    Polisten. Senin yüzünden, projemi hızlandırmak zorunda kaldım. Dikkatlerini dağıtacak bir şeye ihtiyacım var. Open Subtitles الشرطة، فبسببك، عليّ تعجيل مشروعي أحتاج شيئاً لأشتّتهم به
    Süvari, Kıyamet'i hızlandırmak için burada... Open Subtitles لقد جاء "الفارس" لأجل التعجيل بنهاية العالم،
    İşleri hızlandırmak mı istiyorsun Harry? Open Subtitles تريد الإسراع بالأمور " هاري " ؟
    Ya tıpkı bir aracı hızlandırmak için enerji sağladığınız gibi bu ivmeyi iten bir tür enerji var ya da yerçekimi tam olarak düşündüğümüz gibi davranmıyor. TED إما أنه يوجد نوع من الطاقة تقوم بتسريع ذلك التسارع، تماماً كما توفر طاقة لتسرّع سيارة، أو أن الجاذبية لا تعمل كما نعتقد.
    Diyelim ki senin moleküler yapını dünyanın geri kalanı duruyormuş gibi görünene kadar hızlandırmak mümkün. Open Subtitles دعنا نقول هذا الكلام الافتراضى انه من الممكن ان نسرع بنيه الجزىء حتى بقيه العالم يبدوا وانه متوقف
    Mahkemeyi hızlandırmak için duruşma. Open Subtitles .الإقتراحُ هو بالإسراع بالمحاكمة
    Mağlubiyetlerini hızlandırmak için isyancıların arasında gizleniyor. Open Subtitles إنه بين المتمردين سرًا للتعجيل بسقوطهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more