Sıkıştırdığınızda temelde, bu malzemenin değeri bir dağın hacmi kadardır. | Open Subtitles | يلزمك أن تضغط ما يكافئ حجم جبلٍ من تلك المادّة |
Ekonomik faliyet, özellikle ihracat hacmi ve HIV enfeksiyonlarından bahsedeceğim. | TED | و أريد أن أتحدث أيضاً عن العلاقة بين الأنشطة الإقتصادية و بالتحديد حجم الصادرات و العدوى بفيروس الإيدز |
İdeal Gaz Yasası'na göre basınç düştükçe, gaz hacmi artar. | TED | و الآن يطبق قانون الغازات المثالية أنه و بانخفاض الضغط يرتفع حجم الغاز |
Kürenin hacmi o. Tamam, neden bunları yapıyorum? | TED | إنه حجم الكرة. حسناً، لذا لم أقوم بكل هذا؟ |
hacmi küçüldükçe küçüldü ve Foreman birdenbire devasa bir görünüşe bürünmüştü. | Open Subtitles | فجأة يصبح حجم الأقزام. أنها تقلل فقط من حيث الحجم ، وفورمان أصبح فجأة هذا الرقم الكبير. |
Boyle kanunu der ki, sabit bir sıcaklıkta ideal hapsedilmiş bir gazın hacmi, basınçla ters orantılı değişir. | Open Subtitles | قانون بويل ينص على انه فى ظل الحرارة الثابتة يختلف حجم الغاز طرديا مع ضغطه |
Su donarsa, hacmi 1/11 daha genişleyecektir. | Open Subtitles | لو تجمد الماء، فسيتمدد بنسبة 1\11 من حجم المجرى. |
Homo heidelbergensis, bir diğer ani beyin hacmi büyümesiyle, | Open Subtitles | إنسان هايدلبيرغ، مصحوبا بزيادة سريعة آخرى في حجم الدماغ، |
New York'ta olacak olanın hacmi 4 kat daha büyük olacaktır. | Open Subtitles | ستكون مدمره لمدينه تفوق حجم مدينة نيويورك باربعة مرات |
Toprağın yüzey alanı, hacmi ve gözenekliliği. | Open Subtitles | اه، المساحة السطحية للتربة، حجم والمسامية. |
Bendeki verilere göre ihracat hacmi iki katına çıktığında, HIV enfeksiyonları dört kat artıyor. | TED | ولذلك فإن البيانات التي لدي تشير إلى أن مضاعفة حجم الصادرات من شأنه أن يؤدي إلى زيادة الإصابة بفيروس الإيدز إلى أربعة أضعاف |
Yani, karanlık enerjinin tuhaf bir özelliği vardır. Uzayın hacmi genişledikçe, enerji yoğunluğunu sabit tutmak için karanlık enerji de genişler. | TED | مما يعني أن لديها الخاصية الغريبة أنها تتمدد بازدياد حجم الفضاء لتحافظ على كثافة ثابتة للطاقة . |
Bir manyetik tanecik hacmi aşırı küçük olduğunda, manyetizasyonu ısı enerjisi ile kolayca etkilenip, bitlerin istenmeyen değişimlerine ve dolayısıyla veri kaybına neden olabiliyor. | TED | عندما يكون حجم الحبة صغير جداً، إن مغناطيستها تتشوه بسهولة عن طريق الطاقة الحرارية وقد تسبب تغير قيمة البت بشكل غير مقصود. والذي يسبب فقدان المعلومات. |
Veya "Bu ürün için öngörebileceğimiz satış hacmi nedir?" | TED | أو "ما هو حجم المبيعات المتوقع لهذا المنتج؟" |
Ve üretim hacmi arttıkça, bu tedarikçiler daha fazla personeli işe alabilir, daha iyi ekipmana yatırım yapıp üretimi daha da artırmak için yeni üretim teknikleri bulmaya devam edebilir. | TED | وبارتفاع حجم الإنتاج، يمكن لهؤلاء الموردين تشغيل عدد أكبر من الموظفين والاستثمار في معدات أفضل والاستمرار في تطوير تقنيات تصنيع جديدة لزيادة الإنتاج في نهاية المطاف. |
Ve beyin hacmi diğer insanlardan düşük. | Open Subtitles | و حجم المخ مقارنتا بحجم السلالة البشرية |
Finn haklı-- yerdeki kanın hacmi. | Open Subtitles | على الحق .. أستنادا على حجم الدم |
Bir kez kritik kullanıcı yoğunluğuna ulaştığımızda sistemin içinden geçen verinin hacmi sinir ağının, platformu optimize etmesine olanak sağlıyor. | Open Subtitles | عندما نحصل على عدد كبير من المستخدمين حجم البيانات الذى يتدفق فى النظام سيمكن الشبكه العصبيه من تحسين البرنامج فى المنصه |
Bir silindirin hacmi taban alanı ile yüksekliğin çarpımı ile bulunur. | Open Subtitles | حجم اسطوانة هو بي-ص-التربيعية مرات الارتفاع. |
Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği, tamamen kötü bir fizyolojik tepkimeye yol açıyordu, buna göre kan damarları öylesine daralıyordu ki kan hacmi akut bir şekilde düşüyor, tansiyon birden alırı düşüyor, kalp akut şekilde zayıflıyor ve taşınan oksijen yetersizliği sonucu ciddi organ hasarı meydana geliyor. | TED | وقد افترض كانون فيما يتعلق بهذا الافتقار الواضح للسيطرة، أنه مترتب عن استجابة عضوية كاملة، تنقبض فيها الأوعية الدموية لدرجة ينخفض فيها حجم الدم بشكل حاد وينهار ضغط الدم فيصاب القلب بوهن شديد، مما يتسبب بضرر بالغ للعضو جراء نقص بنقل الأوكسجين. |